Yeryüzünde bazı topraklar var ki tam anlamıyla arada kalmışlık yaşarlarken, yurttaşları da iki arada bir derede yaşamaya devam ediyorlar. Örnek verecek olursak Türkiye…
Doğu ile Batının tam ortasında, bir köprü olarak konumunu muhafaza edişinin dezavantajı olarak hem ABD ile hem Rusya ile iyi ikili ilişkiler kurmak durumunda. Türkiye’nin ABD ile ya da Rusya ile ilişkilerini bozması her anlamda Türkiye için problem teşkil edecek olurken, iyi ve akılcı yönetimle, her zaman olduğu gibi denge politikası yürütmek zorunda. Bu zorunluluk Türkiye’yi arada kalan toprak yaparken, Türkiye hiçbir zaman bir tarafın ya da bir bloğun içerisine dahil olamama durumu yaşamaktadır.
Aynı problemi halkının bir bölümünün kendisini Rusya’ya bir bölümünün ise kendisini Avrupa’ya ait olarak hissettiği Ukrayna’da da yaşanmaktadır. Ukrayna’da Kırım’ın ayrılmasından sonra ve Doğu bölgelerdeki Rus yanlısı ayrılıkçı politikayı benimseyen halkın, ayrılıkçı faaliyetleri sonrasında huzur sona erdi. Aslında sorun Rusya’nın Karadeniz hakimiyetini kaybetmek istememesi ve güçlü bir ülke olarak ABD ve NATO’yu topraklarının sınırında katlanamamasıdır.
Öte yandan madalyonun diğer tarafında ise Karadeniz’de bir üs kurma fikri olan, Ukrayna’yı NATO’ya dahil etmek isteyen, Karadeniz’i sadece Ruslara bırakmak istemeyen ve Türkiye’nin yanı başında, Rusya’nın sınırında konuşlanmak isteyen ABD var.
Soğuk savaş aslında hiçbir zaman bitmedi. Google ile Huawei arasındaki gerginlik, Google’ın Huawei ile bağlantılarını koparması, Çin’i yalnızlığa iterken, Çin, ABD ambargosu ile kendi kabuğunda varlığını sürdüren içine kapanık İran, bilişimde atak yapan, yazılımda dünya markası olan üretim kabiliyeti bulunan Hindistan ve SSCB’nin küllerinden tekrar doğduğu, oligark ve tam kapital bir Rusya aynı bloğu paylaşmaya devam ediyorlar.
Öte yandan İngilizler tarafından kurulan ABD, Merkel sonrası lider arayışına giren ve Merkel’i çok aratacak bir lidere teslim edilen Almanya, yıllardır lider bulamayan Fransa, Avrupa içerisinde bambaşka kulvarları bulunan ve Avrupa’nın geri kalmışları olarak gösterilen İtalya ve İspanya yıllardır lider krizi içerisinde. Makedonya, Karadağ, Bosna Hersek, Sırbistan, Bulgaristan, Arnavutluk ise Doğu Avrupa’da farklı bir blok içerisinde İsviçre’nin tampon olduğu coğrafyada varlık sürdürüyorlar.
Ukrayna-Rusya savaşının çıktığı günden bu yana en karlı çıkan ülkelerin başında şüphesiz ABD geliyor. Finlandiya’ya savaş uçağı sattılar. Üretilen silahlar Ukrayna’ya gönderildi. Danimarka bile, uluslararası bir müdahale kurulursa, asker göndeririz dedi. Hayat görüşü sadelik olan yıllardır İskandinav dinamosu olarak görülen İsveç, Ukrayna’ya tank savar gönderdiğini açıkladı. İngiltere, Fransa, Almanya Rusya’ya ağır yaptırımları faaliyete soktular. Uluslararası tarafsızlığı ile bilinen İsviçre dahi NATO ve ABD’nin yanında taraf oldu.
İngiltere ayrıldıktan sonra dağılacak mı acaba söylentilerine konu olan NATO tekrar bir araya gelirken, Batı coğrafyası ABD kaptanlığında, atağa çıktı. Adeta soğuk savaşın fitili ateşlendi. Ukrayna’da soğuk savaş ısındı. Öte yandan doğalgaz ve enerjide tamamen dışa bağımlı Avrupa, Rusya’dan aldığı doğalgazın alternatifini arar oldu. Rusya ise biz bu yaptırımları önden gördük dedi.
Dünya her zaman olduğu gibi yine Doğu-Batı olarak ikiye ayrılırken, arada kalan topraklar ise güç savaşından nasibini almaya ve masum, sadece dünyada hayatta kalmaya çalışan aileler dağılmaya ve insanlar ölmeye devam ediyor.