Elektrik fiyatları, doğalgaz ödemeleri, kira, akaryakıt, motorlu taşıtlar vergisi, zam, zum derken, işçiler eylemselliğe geçti. Emekçiler kendilerine önerilen zam tekliflerine karşı, hakları olanı isteyerek, alanlara çıkmaya ve seslerini duyurmaya, sınıfsal farkındalığa başladılar.
Geçtiğimiz bir haftada iki grev ve iki karşılanan talep gördük. İlki BBC Türkçe çalışanları eyleme başladılar ve grev yaptılar. “Bu işyerinde grev vardır” yazısı önünde 14 gün süren bir greve imza attılar. Türkiye’de görmeye alışık olmadığımız bir şekilde BBC çalışanlarının grev haberini yapanlar arasında BBC’de vardı. Çalışanlar, kendilerine önerilen zam teklifi yerine yüzde 32’lik bir artışı ve günlük brüt 60 TL yemek parasını hatta ve hatta aile fertlerini de kapsayan özel sağlık sigortası haklarını elde ettiler. BBC çalışanları greve noktayı koydular.
BBC çalışanları haklarını ararken, bir yandan da Türkiye’nin son zamanlarda en çok büyüyen marka değeri Trendyol işçileri greve başladılar.
Şirket, çalışanlara yüzde 11 maaşlarına iyileştirme yapacağını belirtti ve grevi de aynı zamanda başlatmış oldu. Çalışanlar, 3 gün süren kontak kapatma eylemi gerçekleştirdiler. Yüzlerce işçi Maslak’ta bulunan firmanın genel merkezinde, firma temsilcileri ile yaptıkları görüşmede, istedikleri zam talebini elde ettiler. İşçiler yaptıkları basın açıklamasında ise “Sürekli dışarıda, sahadayız. Karda, kışta bu hava koşullarında bile çalışıyoruz” dediler.
BBC, Trendyol derken, HepsiJet çalışanları da verilen zamlara karşı kontak kapattılar.
Türkiye’de 2022 yılına girdiğimiz günden beri konuşulan tek konu ekonomi olurken, iki kişinin yan yana geldiği bir ortamda zamlardan başka konuşulan hiçbir konu kalmadı. İki kişi yan yana geldiğinde önce merhabalaşır, sonrasında ise birbirlerine evlerine gelen elektrik ve doğalgaz faturasını sorar hale geldiler. Faturası, karşısındakinden düşük olan hafif bir mutlulukla evin yolunu tutarken, kombiyi kapatalım mı kapatmayalım mı arasında gider gelir oldu.
Öte yandan uzun zamandır görülmeyen grev haberleri ise görülmeye, işçiler meydanlara çıkmaya ve hak taleplerini duyurmaya, kendilerini göstermeye başladılar. Geride kalan günlerde 3 grev yaşanırken, 2 hak arama mücadelesi olumlu sonuçlandı.
Grev demişken aklıma, İstanbul’u vuran kar yağışı geldi. O kar yağışında yollar tıkandı ve vatandaşlar araçlarında uzun saatler mahsur kaldılar. Kimisi aracını bıraktı gitti, kimisi ise yardım bekledi. O sıralarda İstanbul’da bir köftecinin, 45 TL’ye köfte sattığı ve kar fırsatçısı olduğu yönünde sosyal medyada paylaşımlar yapıldı.
Hava eksi 5 derece. Fırtına İstanbul’u vurmuş. Dışarıda olan bir an önce bulunduğu ortamdan kurtulmak ve kapalı bir alana geçmek için çaba göstermekte. Yardım taleplerinde bulunulmakta, hatta ve hatta araçlar yollarda bırakılıp, o alandan kaçılmakta. Tam o sırada ise yapmış olduğu köfteleri o yol üzerinde tipi altında satmaya çalışan bir köfteci, köfteye 45 TL istiyor diye çıkarcı mı olur? Herkesin kaçtığı bir ortamda, çalışmak, karda mahsur kalan araçların camını tıklatıp, köfte yer misiniz demek ve bunun karşılığında 45 TL istemek çıkarcılık mıdır? Çarşı da en uygun yerde bir köfte ekmek 20-25 TL. Üzerine tipi altında çalışma koşullarını ve saatlerce soğukta ürün satmanın bedeli de konduğunda 45 TL mevzusunu sizin takdirinize bırakıyorum.
Sosyal medyada linç kültürünün ve adam asmaca oyunlarının oynandığı bu günlerde, iki kişinin ekonomi dışında bir şeyler konuşabildiği günler dileğiyle…
Mühim olan sağlık…