Bir ülkenin telekominikasyonu özel olur mu? Bir ülkenin otoyolları özel işletilir mi? Bir ülkenin elektriği, doğalgazı özel şirketler tarafından vatandaşa sunulur mu?
Tüm bu soruları bir kenara bırakmış gibi görülen halkın kafasında her geçen gün farklı sorular, sorunlar beliriyor. Günden güne artan faturalar, her geçen gün faturaların daha da katlanması karşısında, vatandaş yüzlerce lirayı, gelirinden sadece faturalar için kenara koyar oldu. Bodrumda, Çeşme’de yenen lahmacun fiyatlarını da geçen elektrik faturası kabus haline gelirken, evde olun, olmayın, ütü yanmış mı, yanmamış mı fark etmez, fatura katlana katlana, dallana budaklana size en azından 250 TL’ye patlıyor. 250 TL dediysek, minimumdan bahsediyoruz.
Geçen gün Gülse Birsel, kendisine zamlı olarak yansıyan, kademeli elektrik faturasının fotoğrafını paylaştı. Birsel’e gelen faturanın tutarı 2.550 TL olurken, kendisi ise sadece “3+1 düz daire” ifadesini kullandı.
Geçtiğimiz aylarda Çarşıda bulunan bir çay ocağına 900 TL gelen elektrik faturası, bu ay kademelendi, katlandı, dallandı, budaklandı 1.350 TL geldi. Esnaf, dükkanda sürekli olarak elektrik tüketen sanayi tipi tost makinesine veda etti, ev tipi tostu yaparken açılan tost makinesine döndü. Hatta ve hatta Cumartesi günleri, elektrik masrafı olmasın diye dükkanını kapattı.
2+1 bir daireye, evde oturanların sadece sabah çıkıp, akşam geldikleri bir yaşam stili ile 22,5 derece yanan kombinin bedeli olarak 450 TL doğalgaz faturası geldi. 450 TL!
Her gün, hemen hemen her gün 0850’li, 0216’lı, 0212’li telefonlardan “Evde internet ister misiniz?” soruları… Öyle bir aramaktan bahsetmiyoruz. Cayır cayır bir aramak bu! Zor duruma düşen dostun yardım çığlığı gibi aramak! Bazen günde 3 kere aramak. Vatandaş geçen gün gayet açık bir şekilde, “Yahu evimde zaten modem var. Ben aynı şirketin ikinci modemini nereye takacağım?” tepkisini verdi.
Dünyanın en güçlü ekonomilerine sahip olan ülkelerde yüksek enflasyon var dendi. ABD örnek gösterildi. Ekonomi profesörü olmaya gerek yok. Paylaşılan haberlerin başlıkları şu; “ABD’de yıllık enflasyon 40 yılın zirvesinde: Yüzde 7” Yüzde 7! Son 40 yılın zirvesi.
Bizde açıklanan enflasyon ise TÜİK’in açıkladığı orana göre yüzde 36,08. Bağımsız iktisatçılar ise enflasyon oranını yüzde 82,81 olarak açıkladılar. Hadi, onlarda son 40 yılın zirvesi, bizde neyin zirvesi?
Faturalardan bir Türkiye gerçeğine kısa bir geçiş yapıyorum.
BBC Türkçe’nin paylaştığı bir haber; “BBC İstanbul Bürosu’nda yerel sözleşmeyle çalışan gazeteciler greve çıktı.” BBC, BBC çalışanlarının yapmış oldukları grevi haber yapıyor. Çalışanların toplu sözleşme görüşmelerinin tıkanması üzerine greve çıktıklarını ve çalışanlarının taleplerini okuyucularına duyuruyor.
Grev yapan çalışanların açıklamasını da “TÜİK’in yüzde 36 enflasyon açıkladığı, ancak bağımsız ekonomistlerin oranı yüzde 82 olarak hesapladığı bir ortamda, BBC görüşmeler sonunda yüzde 20 zam önerdi. İki yıl üst üste resmi enflasyon oranının çok altında zam teklif edilen BBC işverenin durumun ciddiyetini anlamadığını görüyoruz” ifadelerine yer verildi.
Oradan başka bir Türkiye gerçeğine geçmek gerekirse, KPSS’de Türkiye birincisi olan vatandaş atanamadı. Kendisi ile haber yapıldı ve görüşlerini paylaştı. Söylediği cümle ise “Hakkımı helal etmiyorum” oldu. Elektrik faturaları, yüksek kiralar, pahalı gıda, doğalgaz faturası, akaryakıt fiyatları, intihar eden yurttaşlar, atanamayan gençler, işsiz onlarca üniversite mezunu, grev yapan ve insanca yaşamak isteyen gazeteciler, dolar düşse dahi marketlerde düşmeyen fiyatlar, onlar, bunlar, şunlar… Yaz yazabildiğin kadar.
Tam bunların karşısında ise ABD’de son 40 yılın rekor enflasyon oranı. Kaç mı?
Yüzde 7! Vatandaşın yaşadığı bu durum tam olarak, dolar da stabil konumda bulunurken, neyin bedeli?