Bana sık sık sorulan bir sorunun cevabını vermek istedim. Hep mutlu görünüyorsun bunu nasıl başarıyorsun?
Mutluluk aradığımız ama bir türlü tam olarak yakalayamadığımız bir duygu. Asıl hayat amacımızın bu olduğunu düşünüyorum. Düşünün her şeyiniz var ama mutsuzsunuz ya da insanların iyi koşullar diye tanımladıkları yok ama mutlusunuz. Mümkün mü böyle bir şey. Her şey mümkün!
Mutluluk bir seçim. İçinizde büyüttüğünüz duygunun ne olduğuna hemen bir bakın. Zihniniz dram yaratmayı seçecektir ama siz hangisini seçeceksiniz. Hepimizin hayatında karşılaşmak istemeyeceğimiz şeyler oluyor. Ağlıyoruz, üzülüyoruz, öfkeleniyoruz ama geçiyoruz bu duyguların içinden. Bazen fazla oyalanan sorunlar da oluyor. O da zamanını bekliyor inanın. Kendiniz için en iyi olanını seçmek için farkındalık dolu bir kalbe ihtiyacınız var. Gelen duygunun size katacağı deneyime bakabilmek içinse fazla düşüncelerden arınmış bir zihne. Söylemiş olması kolay ama yaşadıktan sonra söylemek deneyim dolu oluyor. Kalbinizdeki isyanları da görebiliyorum. Bazı insanlar bolluk içinde bazıları sürekli acılarla yoğuruluyor.
Eğer dünya mükemmel yaratılmış olsaydı herkes mutluluk içinde mi olurdu diye bende çok sorguladım. Şu anda geldiğim nokta, herkesin deneyiminin farklı olduğu yönünde. Her şey dengeyle yürüyor ve biz neyi büyütürsek o yönde gelişiyor. O zaman sizi besleyen konularda değişmeye başlıyor. Öyle bir zamandayız ki zihnimizi susturup kendimizi anlamaya vaktimiz olmuyor bazen. Sadece isteyin! Bu neden gerekli derseniz siz seçmiyorsanız kimse size iyi gelemez. Kimse sizi iyileştiremez. Ben işi çözeceğim dediğinizde de, en sıkıntılı olduğunuz anda bile farkındalıkla, duygularınız hızlıca değişir. Karar verdiğinizde bazen hızlıca yürürsünüz yeniden doğuşa bazen de dinlenmeye ihtiyaç olur. Ben mesela yeniden doğuş için doğayı ilham olarak alıyorum. Zaten bu kristal ağın bir parçası değil miyiz. Doğduğunuz ya da çağrıldığınızı hissettiğiniz topraklara aitsiniz. Buralara verecekleriniz ya da alacaklarınız var. Yaz da ayrı güzel ama kışa doğru yaklaşırken doğayı seyretmeye bayılıyorum. Kendi köklerine doğru çekilmiş ağaçları görünce mutlu oluyorum. Bana yenilenmek için içine dönüşü düşündürüyor. Yenilenmek için dinleniyorlar. Biliyorum ki bahar onlara renk verecek. Kendi içlerine döndüklerinde rengarenk olabilmek için tüm deneyimleri gözden geçirecekler, kendi iç dengelerini bulacaklar. Bu dinleniş içinde sert rüzgarlardan koruyacaklar kendilerini. Bildiği rüzgâr zaten. Belki bir dal verecek yenilenmek için ama hep yeniden başlayacak enerjiyi depolacak. Bilmediği rüzgarlar da esecek bazen. Yer değiştirmesi gerekecek. Bir lavanta fidesini aldınız Provence’den getirdiniz Kaz dağlarına, nasıl aynı lavanta mı o artık. Hayır o yeniden başlayan bir bitki. Koşullar ne olursa kendini varedebilmek için beslenmeye çalışacak. Rüzgârın ne yöne eseceği çoğu zaman belli olmayacak. Yine de başlamak isterse kendi dengesini bulup bu topraklarda büyüyüp yeşerecek. Bu onu lavanta olmaktan çıkarmayacak sadece yeniden başlamış olacak. Belki de yeni ve çok daha güçlü bir rayiha ile.
Hepimiz bakış açıları ile dopdoluyuz. Hangisini seçeceğiniz size kalmış. Ben bugünde çok mutlu olmayı seçiyorum. Çünkü mutluluk seçimle gelen bir olma halidir.
Ve siz isterseniz her şey mümkün…