Nöbetçi Eczaneler
Yıllar yıllar sonra torunlarımızın torunları, bizlerin bugün yaşadıklarını birer “Tez” konusu yaparak mutlaka irdeleyeceklerdir. Bizler nasıl bugün 1 ve 2. Dünya savaşından kesitleri, yaşanmışlıkları Hollywood uyarlamalarında görüyorsak, torunumuzun torunları da bizlerin yaşadıklarını teker teker araştıracaklardır.
Bugünden o günleri nasıl bizler hayal edip beynimizde canlandıramıyorsak, O’nlarda bizlerin yaşadıklarını, “Allah Allah atalarımız nasıl bunları yaşamış olabilirler” diyerek de mutlaka dip notu düşeceklerdir. Şimdi son iki ay içersinde yaşadıklarımızı sıralayarak bizlerde kendi çapımızda tarihe not düşelim.
Bu gün 10 Aralık dünya İnsan Hakları Günü, (İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin kabul edildiği gün olan 10 Aralık 1948’den bu yana her 10 Aralık’ta kutlanan gündür. II. Dünya Savaşı’ndan sonra dünyadaki devletler bireylere tanınan hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması konusunda birleştiler). Satırlar dolusu sayfalar dolusu günün önem ve anlamını yazmaya gerek var mı? Kesinlikle vardır AMA;
Kendi bölgelerimizden seçip Milletin Meclisine gönderdiğimiz vekiller, her saat toplantıda birbirlerine girip yumruklaşıyorlarsa, çarşının ortasında adam (Aslında adamlıktan nasibini almayanlar) eşini, bir bayanı güpe gündüz bıçaklayabiliyorsa, sokakta yürürken ağzımızı doldurup sokağın ortasına tükürüyorsa, hayvan hakkı savunucusu gibi kendini gösterip hayvanlara tecavüz ediyorsa, hangi insan haklarından söz edilebilir?
Ülkemiz özellikle bizlerin nesli (Bence kayıp ve deneme nesli) her 10 yılda bir ya ekenomik darbe ya da askeri darbe görmüşüzdür. Bir pandemiyi görmemiştik. O’nuda dolu dolu yaşıyoruz. Arkadaş, yöneticilerimiz birbiriyle inatlaşıp her gün döviz yükseltilir mi? Kendi siyasi tabanını bir arada tutacağım diye sorulan sorulara yanıt verme yerine karşı tarafı suçlayıp olay çıkarmak mı gerekiyor. Niçin birbirimizi anlamıyoruz? Niçin empati yerine kin tohumları ekiyoruz.
Gelelim ekonomik duruma. Üreticiler bu gidişle tarlalarına ürünlerini ekmeyecek. Gübre, ilaç, mazot, işçilik ücretleri üçe, hatta dörde katladı. Kâğıda gelen zammı kıçımızı sileceğimiz kâğıt ile ölçüyoruz. İşin boktanlığını ve astronomik artışları bu şekilde dile getirmek daha etkili oluyor sanırım. Seneye ürünlerin fiyatı iki üç katına çıkarsa şaşırmayalım.
Ey seçilmişler,
Ey hizmet etmek için atanmışlar,
Torununuz torunları sizleri günü geldiğinde mercek altına alacaklardır. Allah aşkına, memleket aşkına gelecekteki nesillerinizin boynunu bükmeyin. Yıllar, asırlar sonrasında arkanızdan beddua alıp, red edilen aile büyüğü olmayın.
