Nebahat yataktan çıktığı gibi mutfağa ilerledi kettle’ın düğmesine basar basmaz da balkona… Onun için kahve ve sigara her şeyden öndeydi çünkü… Ama ilk sigara için kahve suyunun kaynamasını hiç bekleyemezdi. Balkon masasının üzerinde duran sürahiden koca bir bardak su doldurdu ve kana kana içti ardından da sigarasını ateşledi. Nihayet ilk nefesini aldı sigaradan…
Bir yandan sigara içip bir yandan da kahve suyunun kaynamasını beklerken gözü Sarıçay’ın üzerindeki Halk Köprüsü’nün kalabalığına takıldı. Köprünün üzerindeki insan kalabalığını fark edince o günün Cuma olduğunu anladı. Evden pek çıkmadığı için çoğu zaman o günün hangi gün olduğunu da düşünmezdi. Ama her hafta kurulan pazarlardan Salı, Cuma ve Pazar günlerini çıkarabilirdi. Halk pazarları onun takvimi gibiydi. Aslında iyi bir gözlemciydi. Cuma pazarını pek çok insan ayırt ederdi ancak Salı ve Pazar arasında ciddi bir kalabalık olmadığından anlaması çok kolay değildi. Nebahat kalabalığın birikme saatinden ve dokusundan onu da ayırırdı.
Nebahat suyun kaynadığını atan düğme sesinden anlayınca mutfağa koştu, tek kişilik french presse bir çorba kaşığı kahve koydu ardından da kaynattığı suyu… Kapağını kapattı ama süzgece basmadı. Bu da kocasından kalma bir alışkanlığa dönüşmüştü. Sürekli sol kolunda taşıdığı saati, sadece bu işe yarıyor olabilirdi. Tam 4 dakika beklemeliydi o kahve. Kocası bu konuda çok hassastı. Zamanında erken süzdüğü için tatlı tatlı atıştıkları bile olmuştu.
Balkona döndüğünde “ben dün gece pazar kurulacağını nasıl anlamadım” diye düşündü kendi kendine… Çünkü özellikle Cuma Pazarlarının perşembeden kurulma hengamesi başlar, çoğu zaman da oradaki kalabalık ve gürültü Nebahat’in sinirini bozardı. Sese tahammül edemediği için sigarayı içeride içtiği zamanlar da olmuştu. Dün akşam bu hengameyi nasıl ve neden fark etmediğini bulması biraz zaman aldı. Aldığı antidepresanlardan mıdır bilinmez; bir gece öncesini hatırlamakta sık sık zorlanırdı. Ama buldu nedenini… Geç vakit eve gelir gelmez balkona hiç çıkmadan yatağa atmıştı kendisini, arkada kalan odasında da dikkat kesilmediği için pazar gürültüsüne maruz kalmamıştı. Gürültüye gıcık olduğu günlerde oda duvarlarının camdan olduğunu düşünürdü hâlbuki… Ne hikmetse dün gece pazarın sesini hiç duymamıştı bu da mutlu hissetmesine yetti.