Geçen gün, arkadaşımla telefonda konuşurken, pandemiye ikimiz de pandomim demeye başladık. Çok uzun süreli, sıkı fıkı bir arkadaşlık olduğu için, duraksadığımız bir an, neden ikimizin de böyle söylediğini anlayarak kikirdedik. Sokak röportajları yüzünden.
İkimizde aynı okuldan aynı dönemde mezun olduk ve tüm üniversite mezunları gibi çok uzun süre iş aradık. Bulamadığımız için de işsiz oturduk. Ne yapacaktık bu süre içerisinde, televizyonda, gündüz kuşağında yayınlanan kadın programları, kayıp kişileri bulmaya çalışan programlar, yarışmalar en büyük eğlencemiz halini aldı. Reality Showlar planlanmış bir komedi eserinden çok daha komik olabiliyorlar çünkü. Orada geçen bir cümleye, günlerce hatta haftalarca güldüğümüz olurdu. Üniversite mezuniyeti ardından yaşadığımız hayal kırıklıklarıyla bu şekilde baş ediyorduk belki de…
Bir de sadece internet yayını yapan birkaç kanal var ki onlar bol bol sokak röportajı yayınlıyor. İdeal komedi budur işte: spontane…
Neyse arkadaşıma dönecek olursak. Çok uzun süredir bir araya gelemesek de farklı şehirlerde, farklı düzenlere adapte biçimde yaşasak da psikolojik olarak hayatta kalma çabamızı hala sürdürüyoruz, sokak röportajlarıyla. Çünkü bu günlerin favori kelimesi, mikrofon uzatılan kişilerin, pandemiden bahsetmek isterken pandomim demesi.
Pandomim Avrupa’da ve Türkiye’de ki büyük şehirlerin sokaklarında da sık sık rastladığımız bir sanat aslında. Sessiz tiyatro. Sessiz olması sokakta icrasını kolaylaştırıyor. Kurgu hikâyelerin ya da tarihte yaşanmış olayların beden dili ile anlatılması. Tabi içinde yaşadığımız bu olayda pandomim sanatının konusu olabilir. Ama burada sanatın kendisinden, yani duygu, düşünce ve olayları, bir kanal (tiyatro, resim, müzik, yazı, sinema) kullanarak aktarma işinin isminin pandomim olduğundan söz ediyorum.
Ne yazık ki; sokak röportajına konuk olan kişilerin kast ettiği pandemi, ne kurgu bir hikâye ne de geçmişte kalmış bir Veba Salgını… Dibine kadar gerçek. Çok sevdiğimiz, değer verdiğimiz insanları aramızdan alan ve hala çözümü bulunamamış, kanlı canlı bir gerçek.