Sosyal medyayı biraz olsun takip edenler bilirler, son zamanların en etkili yapımlarından birisi olan Bir Başkadır, ortalığı kasıp kavurmaya devam ediyor. Türkiye’de neredeyse abone olmayanın kalmadığı Netflix, ülkede izleme alışkanlıklarını değiştirdi. Sadece Netflix değil, dijital platformlarda içerik üreten, bu tip mecralar, yurttaşları televizyonlardan uzaklaştırdılar. Zengin içerikler ve üretilen projelerin RTÜK engeline takılmaması, konuların daha anlaşılır ve daha toplumsal, doğal olmasına zemin hazırladı.
Son zamanlarda yayınlanan, Berkun Oya imzalı, Bir Başkadır da ise, adeta Türkiye’de yaşayan profiller çok iyi aktarılıyor. Ortalama 40 dakika ve 8 bölümden oluşan dizi, bir solukta izlenirken, Bir Başkadır, bizi her zaman gördüğümüz ve birlikte yaşadığımız insanların iç yolculuklarına çıkarıyor. Hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını ve kişilerin yaşamlarını belirleyen unsurların, bilinçaltında biriken travmalar ve alt benlikler olduğunu gözler önüne seriyor.
Kenar mahallede yaşayan bir karakter, abisi, yengesi, zengin psikologlar, hoca, hocanın kızı ve onların toplum içerisindeki konumları. Kenar mahallede, muhafazakar bir şekilde yaşamanın ve o bölgede hayatta kalmanın koşulları ve daha iyi şartlarda yaşayanların, kenar mahalle profillerine bakış açısı. Aslında dizide karakterlerin göründükleri kadar güçlü ya da, yaşadıkları yerin toplumsal özelliklerini ve normlarını taşımadıkları, bireylerin yaşantılarının sadece bir ambalajdan ve vitrinden ibaret olduğu, zekice bir anlatım ile ekrana yansıyor.
Bilinçaltına atılmış toplumsal travmaların ve alt benliklerin, karakterler üzerindeki baskısı ve davranış şekillerine dönüşmesi ise usta oyunculuk performansları ile izleyiciyi kalpten vuruyor.
Dizinin içeriği ve akışı ile buradan çok fazla şey yazmak ve açık etmek, diziyi izlemeyenler için kabusa dönüşebilir. O sebeple çok fazla spoiler vermek istemiyorum. Türkiye’de son zamanlarda, ortaya çıkan en başarılı işlerden birisi olan Bir Başkadır, daha çok konuşulacağa benziyor.
Baskın bir toplumda, kişilerin istedikleri ve yaşamak istedikleri hayatları yaşayamamaları ve bastırılmışlıkları, Berkun Oya tarafından öyle kaleme alınmış ki izlerken tadı damakta kalıyor. Hiçbir karaktere, gereğinden fazla yaklaşmayan, izleyiciyi adeta yabancılaştıran ve taraf olmaktan uzak tutan anlatım, başarılı bir kurgu ile bir taraftan da nostalji rüzgarları estiriyor.
Nostalji demişken, bazı bölümlerin sonlarında yer alan Ferdi Özbeğen ve eserleri başka zaman konuşulacak bir konu.
Kısacası, Türkiye’de yerli yapımlar tek tip bir hale, zengin-fakir, yalı-kenar mahalle, mafya haline büründüğünden, konu, konunun işlenişi ve aktarımı noktasında Bir Başkadır, bize bambaşka geldi. Kaliteli geldi…