18 Temmuz 2020 TOGG ( Türkiye nin Otomobili Girişim Gurubu ) otomobilin doğacağı yerin temeli atıldı. Geç kalınmış bir delikanlı hamlesi ama buna da şükür.
Türkiye de birkaç marka modelin üretimi sürmekte. Bu markaların parçalarının birçoğu ülkemizde üretilmektedir. İster Japon ister Koreli ister Alman hiç fark etmez. Otomobil yan sanayilerimiz dünyaya üretim yapmaktadır. Ancak yapılan dizayn İtalyan Alman İngiliz karışımı bir şey. Kendi sınıfının diğer benzerleri gibi Vatandaşın alım gücü ne derece düşünülmüş orası belli değil. İçimden bir ses bu fiyata bizlerin alamayacağı bir otomobil gelecek gibi. Peki kimlere satılacak ? Sıraya kimler girdi dersiniz ? Bu soruların karşılığı şimdilik yok. On ( 18 ) sekiz ay sonun da . Fabrika bitecek . Daha sonra montaj çalışmaları başlayacak bir iki ay sonunda da TOGG ilk sürüş denemelerine başlayacak. Çarpışma testlerinden geçecek .Testlerden başarıyla geçmez ise yurtdışı satışı etkiler maazallah.
Üretime ortak olan delikanlı firmaları kutlarım TOGG un satılıp satılmayacağının fizibilitesini yapmadan işe yatırım yapmaları takdire şayandır .TOGG elektrikli bir otomobil . Pili otomobilin fiyatının nedeyse yarısı bu durumda aracın tamamen yerli olması mümkün gözükmüyor. Kaporta ,döşeme , elektrik tesisatı kabloları, boya , jantlar , plastik aksamlar yerli sıkıntı yok . Elektrik motoru, normal motor sensörler ,farlar , kilitler, yönetim beyinleri gibi bir takım aksamlar ilgili ülkelerin üretimleri . TOGG 10 seneye kadar % 100 yerliye geçer diye düşünüyorum .
Bir çok ülke kendi markasını çoook önceden yapmış. Dünya pazarına sunulmayan ( daha doğrusu Pazar payı olamayan ) kendi ülkelerinde satılan onlarca marka otomobil olduğunu biliyoruz .Günümüz koşullarında otomobil üreten tüm ülkeler birbirlerinden parça teknolojik ürün ve bilgi almışlar almaya devam ediyorlar. Şunu unutmamak gerekir ilk yerli otomobil TOGG değildir. İlk yerli DEVRİM otomobilidir. 2022 ye kadar bekleyeceğim.
Motorlu taşıtlarda ileri güvenlik dönemi başlıyor
Yeni araçların güvenlik sistemleri ile ilgili yeni bir dönem başlıyor. Resmi Gazete’de yayınlanan yeni güvenlik yönetmeliğinde, motorlu araçlarda zorunlu hale gelecek güvenlik sistemleri tanımlandı.
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın Motorlu Araçlar ve Römorklar ile Bunlar İçin Tasarlanan Aksam, Sistem ve Ayrı Teknik Ünitelerin Genel Güvenliği ve Korunmasız Karayolu Kullanıcılarının ve Yolcuların Korunması ile Tip Onayı Yönetmeliği’ne göre, motorlu araçların tüm kategorileri için, akıllı hız desteği, alkol kilidi kurulum ön hazırlığı, sürücü dalgınlık ve dikkat uyarısı, gelişmiş sürücü dikkat dağınıklığı uyarısı, acil duruş sinyali, geri manevrada algılaması ve olay veri kaydedicisi bulundurma zorunlu hale gelecek.
Söz konusu güvenlik sistemleri Temmuz 2022’den itibaren yeni araçlarda zorunlu hale gelecek.
Bir çarpışmadan kısa bir süre önce, çarpışma esnasında ve hemen sonraki süreye göre kaydetme ve saklama kabiliyetine sahip olan olay veri kaydedicisindeki verilerin, aracın yoldaki hızını, frenlemesini, konumunu ve devrilmesini (yana yatma-devrilme durumunu),bütün güvenlik sistemlerinin aktivasyonunun durumunu ve oranını, 112 tabanlı araç içi acil çağrı sistemi, fren aktivasyonu ve araca monte aktif güvenlik ve kaza önleme sistemlerinin ilgili giriş parametrelerini, yüksek doğruluk ve verinin sürdürülebilirliğini sağlayacak şekilde içereceği de bildirildi.
EYYYYY KOVALAKUS
Sen 2022 ye kadar “Türkiyenin Otomobili Girişim Gurubu “ markalı suv otomobili bekleme.
Al sana ANADOL % 99 yerli hem de 4 kapısı var.Sarı Amerikan sinyalleri de var. İare ediver.
MİZAH
HERKEZİ TANIYAN TEMEL
Temel İtalya’da bir araba fabrikasında çalışan bir işçi… O zamanki Sovyet lideri Krusçev resmi bir ziyaret için İtalya’ya gelmiş. Programda Temel’in çalıştığı yer de var. Fabrikanın tezgâhları arasında dolaşırken Temel’e rastlamış. Herkesin gözü önünde ”Vay Temel…” diye sarılıp kucaklaşmış. Orada ayaküstü sohbet etmişler. Tüm protokol bu dostluktan şaşkın… Konuk gittikten sonra patron Temel’i çağırıp, Krusçev’i nereden tanıdığını sormuş. Temel ‘Hiiç’ demiş. ”Ben eskiden komünisttim… 1 Mayıs kutlamaları için parti beni Moskova’ya göndermişti. Orada tanışmıştım.”
Olay unutulmuş.. Üç beş ay sonra bu kez Amerika başkanı Nixon gelmiş İtalya’ya. Yine aynı program ve fabrika ziyareti. Tezgahların arasında ”Vay Temel.Vay Nixon.” muhabbeti… İyice meraklanan patron ziyaretten sonra Temel’i yine çağırtmış. Soru da cevap da aynı; ”Bir ara Amerika’ya göç etmeye kalkıştım. New York’ta başım polisle belaya girdi. Bu Nixon o zaman çiçeği burnunda bir avukattı. Beni o savunmuştu..”
Olay bu kadarla kalsa iyi. İki ay sonra Fransa başkanı De Gaulle ziyaretinde de aynı manzara yaşanınca Patron Agnelli derin bunalımlara girmiş. Kendisini tanıyan yok. Yanında çalışan Temel’in uluslararası çevresi var.
– De Gaulle’ü nereden tanıyorsun?
– Nazilere karşı Paris’te yeraltı savaşı yapıyorduk… Özel kuryesiydim.
– Sen herkesi tanır mısın?
– Evet, hemen hemen… Patron iyice hırslanmış.
– Neredeyse Papa da arkadaşım diyeceksin.
Temel gülmüş. ”Tabii. Yakın arkadaşımdır.” Çıldırma noktasına gelen Agnelli haykırmış :
– İspatla… İspatlayamazsan kovarım… Temel :
– Tamam, bu pazar ayininde Vatikan meydanında olun. Papa balkondan halkı takdis ederken ben yanında olacağım.
Patron pazarı iple çekmiş. Vatikan’da Papayı bekleyen kalabalığın arasına karışıp beklemeye başlamış. Bir süre sonra Papa balkona çıkmış. Yanında Temel… Kalabalığa bakıp, patronunu bulmaya çalışıyor. O sırada bir kargaşa olmuş. Biri bayılmış. Temel bayılanın kendi patronu olduğunu görünce Papaya ”Bana müsaade’ deyip meydana koşmuş. Agnelli yerde yatıyor. Bir iki kişi de ayıltmaya çalışıyor.
Temel çevresindekilere, ”Bu benim patronumdur; ne oldu?” diye sorunca biri cevap vermiş :
– Siz Papa ile balkona çıktığınızda bunun önünde iki Japon turist vardı. Japonlardan biri senin patronuna döndü.
‘Şu sağdaki bizim Temel, ama yanındaki kim?’ diye sorunca seninki düşüp bayıldı.