‘Öyle oldu, böyle oldu. Doğrusu öyle değil, şöyle… Hep yalan yalan, neresi yalan al sana belge… O belge de sahte… Penguen medyası şunu yazmış, diğeri de bunu yazmış. Sen-ben kavgaya devam. Bugün seçim olsa ne olur-muş, peki ya bugün deprem olsa ne olur.”
Anlat anlat…
Ortak nokta yok, kalmadı…
Hikaye anlatan anlatana benim ülkemde…
Olsun; yine de Allah devlete millete zeval vermesin…
***
Baktım herkes hikaye anlatıyor ben de modaya uyayım dedim…
Alın size manidar bir hikaye. Hem de krallıkla yönetilen bir ülkeden…
Kral keyifle uykusundan uyanmış, sütlü kahvesini içerken ‘elmalarım kan kırmızı’ sesini duyup penceresinden dışarı bakmış. Seyyar satıcı çok güzel görünen kırmızı elmaları vatandaşa sattığını gören kralın canı elma istemiş. Hemen sarayın baş bakanını çağırmış.
“Al sana 5 altın saraydan çık sokaktaki seyyar satıcıdan 5 kırmızı elma al gel” demiş…
(Bu arada nasıl kralsa ben de anlamadım. Sarayında elma bile yok, bırak ejder meyvesini… Neyse hikaye böyle)
Sarayın baş bakanı ‘emredersiniz sayın kralım’ deyip odadan çıkmış. Baş bakan, sarayın güvenlik müdürünü çağırıp ‘al sana 4 altın sokaktaki seyyar satıcıdan 5 kırmızı elma al bana getir’ demiş.
Sarayın güvenlik müdürü ise; nöbetçi memuru çağırıp, “al sana 3 altın sokaktaki seyyar satıcıdan bana 5 kırmızı elma alıp getir” demiş.
Sarayın nöbetçi memuru, sarayın kapı kulunu çağırıp ‘al sana 2 altın sokaktaki seyyar satıcıdan bana 5 kırmızı elma al getir’ demiş.
Sarayın kapı kulu, sarayın dış korumasını çağırıp ‘al sana 1 altın sokaktaki seyyar satıcıdan bana 5 kırmızı elma al getir’ demiş.
‘Eeeee sonra baydı ama’ demeyin hikaye böyle…
Sarayın dış koruması elma satan seyyar satıcının yanına gidip “sarayın önünde utanmıyor musun elma satmaya” diyerek elma arabasına el koymuş ve saraya dönüp kapı kuluna demiş ki; “Dediğiniz gibi 1 altın verdim bir araba dolusu elma aldım”
Sarayın kapı kulu; nöbetçi memurun yanına gitmiş “Dediğiniz gibi 2 altın verdim bir çuval elma aldım” demiş.
Sarayın nöbetçi memuru; güvenlik müdürünün yanına gidip “Dediğiniz gibi 3 altın verdim bir sepet elma aldım” demiş.
Sarayın güvenlik müdürü; sarayın baş bakanının yanına gidip “Dediğiniz gibi 4 altın verdim 10 elma aldım” demiş.
Sarayın baş bakanı; kralın odasına yönelmiş, kapıyı çalıp içeri girmiş ve “Sayın kralım dediğiniz gibi 5 altın verdim 5 kırmızı elma alıp geldim” demiş.
Kral, elmalara bakıp düşünmüş “5 altına 5 elma. Vatandaşta alışveriş yapıyor demek ki halkımın keyfi yerinde. Tez zamanda vergileri arttırın” buyurmuş…
Kıssadan hisse; işte krallık böyle bir şey. Ne derseniz deyin, halinize şükredin Allah’tan krallık ile yönetilmiyoruz. Yoksa ne olurdu halimiz?
Saygılarımla