Bu başlık yazı konusu olur mu, ne alakası var diyebilirsiniz…
Bir çoğumuza anlamsız da gelebilir. Kış mevsimi üretmek için vardır. Biz büyüklerimizden öyle gördük, öyle biliriz. Bizim çocukluğumuzda, okuduğumuz sınıfın duvarında, kocaman, resimlerle anlatılan, mevsimler çizelgesi vardı. Kış ayları; Ocak, Şubat ve Mart aylarıydı.
Bu aylarda ayaklarımızda mutlaka çizmeler (lastikten), yün çoraplar, önlüğün içersinde renkli kazaklar giyilirdi. Herkesin paltosu olmazdı, yoktu! Olan arkadaşlarımız da şanslıydı. Ama onların bu şansı da bazen kendilerinden, bazen de hızlı büyüyen akrabalardan gelirdi.
Bizim zamanımızda kış ayında üretim zorunlu olarak başlardı.
Her sabah okula, varsa ders kitaplarını taşıdığımız çantanın yanında, bir iki adet de odun getirilirdi.
Bu zorunluydu! Köyde hiç kimse odunum yok diyemezdi. Çünkü yaz aylarından kışa hazırlık yapılır, mutlaka odun, saman evlerde stoklanırdı. Ailelerimiz, özellikle erkek çocuğuna, evdeki hazır odundan al götür demez, köy yakınlarından getirilmesini isterlerdi.
Az yağışlı, bulutlu, dışarı çıkılabilecek günlerde, en az iki yada dört kafadar, köy yakınlarındaki ormana giderdik. Topladığımız, baltalarla, tahrayla kesebildiğimiz odunları, ince odunlardan teskere yapıp evlere getirerek paylaşırdık. Şimdi düşünüyorum da elleri öpülesi, öğretmenlerimiz, ailelerimiz, bizlere o yaşlarda paylaşmayı, birlikte iş yapmayı, yardımlaşmayı öğretiyorlarmış.
Bizler, bizim nesil öğrendiklerimizi, bildiklerimizi ne yazık ki bu günlere formatlayıp kendi çocuklarımıza öğretemiyoruz. Bu ülkenin kurtuluşu, birlikte hareket edip, üretmekten, yardımlaşmaktan, dayanışmadan geçiyor.