Protezsiz, ağrısız, masrafsız yeni yöntem ile Çanakkalelilerin kronik problemi kireçlenme için ÇOMÜ’den…
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Tıp Fakültesi’nde, kireçlenme tedavisi için bir süredir yepyeni bir yöntem uygulanıyor. Kireçlenme problemi görülen dizde, rutinin dışında dizi kurtarıcı, protezsiz ve ağrısız bir tedavi yöntemi kullanan Ortopedi ve Travmatoloji Doktorlarından Dr. Öğr. Üyesi Tolgahan Kuru ile Dr. Öğr. Üyesi Ali Bilge, yöntemin ayrıntılarını gazeteniz Gündem ile paylaştı. Türkiye genelinde yalnızca birkaç hastanede uygulanan yöntem, ÇOMÜ hastanesinde şimdiye kadar 30’a yakın hastaya uygulandı. Çanakkalelilerin kronik problemlerinden biri olan kireçlenme için hastaların istisnasız hepsi, protez yerine dizi kurtaran yöntemden oldukça memnun…
Türkiye’de, 45 yaş üstü pek çok insanın en büyük ve en ağrılı problemi olan kireçlenme için yeni yöntemler uygulanmaya devam ediyor. Son dönemde ise vidalı ve plaklı tedavi yöntemlerinin yanı sıra hem masraflı hem ağrılı protez ameliyatını da rafa kaldıran bir yöntem uygulanmaya başlandı. ÇOMÜ Tıp Fakültesi de hastaların yaşam kalitesini artıran bu yeni yöntemi uygulayan klinikler arasında başı çekiyor. Uyguladıkları yeni yöntemle şimdiye kadar 30 hastanın yaşam kalitesini artıran doktorlar, tedavi yöntemini ve sürecini gazeteniz Gündem’e anlattı.
45 YAŞ ÜSTÜ HERKESİN PROBLEMİ: KİREÇLENME
Belli bir yaş üstündeki çok insanda meydana gelen kireçlenme sorununu ve tedavi yöntemlerini anlatarak konuşmasına başlayan ÇOMÜ Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü Doktorlarından Dr. Öğr. Üyesi Tolgahan Kuru, “Özellikle bayanlarda 45 yaş sonrası kireçlenme olur. Bu neredeyse herkesin problemidir. Bu kireçlenme de diz ekleminde olur ve dizimizin iç tarafından başlar. Eklemin bir aralığı var ve bu aralık iç taraftan daralmaya başlıyor. Daralma başladığında kireçlenme hızlı bir şekilde ilerliyor. Buna da ek tedavi öneriliyor. İç tarafta ilerlemeye başladığı vakit, bazı ilaçlar uygulanıyor. Etkileri hala soru işareti olan dizin içerisinde, enjeksiyonlar, steroidler gibi fizik tedavinin yaptığı bazı tedaviler var ama bunları devlet ödemiyor. Zaten bu tedaviler çok da işe yaramıyor, geçici olarak hastanın ağrısını kesiyor. Burada yapılacak işlem, protez ameliyatına gitmemesi için eklem aralığını müdahale edip genişletmektir.
Kireçlenme olduğunda hastayı ağrı kesicilerle tedavi ediyoruz. Dış kompartımanda da kireçlenme başladığı vakit protez ameliyatı yapılıyor. Hastalar bu protez ameliyatından sonra pek memnun kalmıyor. Enfeksiyon kapabiliyor, gevşeyebiliyor. Hastanın çocuğu gibi dizlerine bakması gerekiyor. Otururken hareket fonksiyon kısıtlamaları oluyor. Büyük abdestini yaparken zorlanıyor. Bağdaş kurmak yasak. Anadolu’da tarlaya giden insanlar var. Burada da zeytincilikle ilgileniyorlar. Hastalardan imkanı olanlar çok güzel muhafaza edebiliyor ancak çoğunluğu iyi muhafaza edemiyor. Doktor ne kadar uyarsa da çömelme gibi durumlardan dolayı protezde gevşeme olabiliyor. Enfeksiyon olmadan bir gevşeme olursa da ikinci bir ameliyat gerekiyor. Revizyon ameliyatından sonra da dizde her zaman bir revizyon kısıtlılığı oluyor. Hastalar da bundan çok memnun olmuyor. Hastalar da genelde belli bir yaş üstünde olduğu için diyabeti, romatoid artriti (iltihaplı romatizma) oluyor. Hasta kendine bakmadığında, enfeksiyona meyilli olduğunda dışarıdan konulan her implantın da enfeksiyon kapma ihtimali var. Enfeksiyon kaptığı vakit de bu eklemden bir hayır beklemiyoruz. Protezi çıkartıyoruz, altı hafta bekletiyoruz ve tekrar protez yapıyoruz. Fonksiyon kabiliyeti bitiyor.”
“‘BİZ BAŞKA NE YAPABİLİRİZ?’ DİYE DÜŞÜNDÜK”
“Dolayısıyla bunu protezsiz tedavi etmemiz lazım. İlaçlar da çok işe yaramadığı için başka bir yöntem uygulamamız gerekiyordu. Yüksek tibial osteotomi, denilen bir ameliyatımız var. Bu iyi bir ameliyat ancak şu bahsettiğimiz medial eklem darlığını geniş bir kesiyle kesiyoruz. Burada bir osteotomi (kırık hattı) oluşturup eklem aralığını açıyoruz. Buraya plak ve vida koyuyoruz. Önleyici ameliyatlarından biri bu fakat bunun sıkıntısı da bu tedavi işe yaramazsa veya 6-7 yıl sonra protez gerekirse bu plak ve vidayı çıkarmamız gerekiyor. Ameliyat sırasında kırık oluşturulduğu için 6-8 hafta hastayı üstüne bastırmıyoruz.
Bu durum, biz ortopedi cerrahlarını şuna itmeye başladı. Yakın bir zamanda bizim de yapmaya başladığımız Proksimal Fibular Osteotomi ameliyat çeşidi ortaya çıktı. Ameliyatın süresi çok kısa, iki dize birden uygulamamız yarım saatimizi alıyor. Kanama neredeyse hiç yok. İnsizyonumuz (kesi) diz eklemine hiç dokunmadan yaklaşık 3-4 cm’lik bir insizyondur. Ertesi gün tamamen normal hayatına dönebiliyor. Protez ameliyatından sonra veya yüksek tibial ameliyatından sonra bir bakıcı şart oluyor. Ancak bu ameliyattan sonra yürüyebilir, işine gidebilir, ev işlerini rahatlıkla yapabiliyor.”
KURU: “EKLEMİ DÜZELTTİKTEN SONRA KİREÇLENMEYİ DE AZALTIYORUZ”
“Bu ameliyattan sonra diğerlerinden farlı olarak tam tersine yürümesini istiyoruz. Eklem aralığı dardı. Bizim yaptığımız ameliyatta; fibula denilen bizim yedek parça olarak tabir ettiğimiz kemiği 1 cm’lik blok halinde kesip çıkarıyoruz. Burada boşluk olduğu zaman bir arabanın amortisör ayarları gibi düşünürsek, yük vermeye başladığı vakit burası aşağı inecek ve medial eklem aralığı artacak. Kireçlenme olduğunda iç tarafta darlık vardı ancak yürümeye başladığında, eklem aralığı daha da açılıyor. Doğal olarak diğer ameliyatlarda ağrısı bu kadar çok ve radikal bir şekilde düşmüyor. Bu ameliyatın ardından hastalara sorduğumuzda, 10 üzerinden 0 (sıfır) veya 0’a yakın olduğunu söylüyor.
Çanakkale Tıp Fakültesi Ortopedi Bölümü olarak bunun bir de hastanın eklemini düzelttik. Var olan kireçlenmeyi azaltıcı ve ağrıyı daha da azaltıcı bir uygulama yapmamız gerekiyor. Ali Hocamızın ameliyattan sonra kendisine ait bir tedavi protokolü var. Hastanın durumuna göre ameliyat öncesi yaptığımız değerlendirme sonucu ameliyatın ardından hastayı çağırıyor ve birkaç seans eklem içerisinde ozon gibi bazı özel yöntemlerle ağrı uygulamasını yapıyor. Zaten hastanın ağrısı, 10 üzerinden 2’ye veya 1’e inmişti. Var olan ağrıyı da Ali Hocanın müdahalesi ile yok ediyoruz.”
BU TEDAVİ ÇANAKKALE’NİN GURURU
“Şu an 30’a yakın hastamız oldu. Hiçbirinde revizyona veya proteze gitmedik. Hepsi çok memnun. Bu uygulama Türkiye’de birkaç yerde uygulanıyor. İstanbul’da bile pek fazla uygulanan bir yöntem değil. Çanakkale’de ilk biz yaptık. Bu bizim hastanemizin ve Çanakkale’nin gururudur.
Bu ekonomik darlıkta, devlet için de maliyet açısından önemli bir yöntem… Protezin çok büyük bir maliyeti var. Dolayısıyla protezde artık yerli malzeme kullanıyoruz. Ancak revizyonu vs. olduğu vakit malzeme kısıtlılığı da olabiliyor. Doğal olarak bizim burada hastaya yapmamız gereken önleyici tedavidir. Dizin içerisinde yapılması gereken iğne, enjeksiyon ve fizik tedavidir. Ancak bunların kireçlenmenin durumuna göre çok büyük bir etkisi olmuyor. Yapılan hastalara sorduğumuzda, altı ay bir sene ağrılarının devam ettiğini söylüyor ve bu iğneleri vs devlet de karşılamıyor. Bu tedavi ile yurtdışında yapılan yayınlarda tamamen proteze gidilmesini engellediği kanıtlandı. Bizim 30 hastamız oldu ve biz bu serimizi yurtdışına gönderdik. Şu an yayın yapılmasını bekliyoruz. Bu Çanakkale’mizin de hastanemizin de gururu olacak. Hindistan ve Çin menşeili yöntemi Türkiye’de ilk uygulayan kliniklerden biriyiz. Yalnızca birkaç yerde uygulanıyor bir tanesi de Çanakkale Tıp Fakültesi oldu. Bizim serimiz 30 ve bizim serimize ulaşan da yok.”
“SONRASINDA İHTİYAÇ DUYARSA PROTEZ DE TAKILABİLİR”
“Hastanın durumu 5 sene iyi diğer ameliyatta plak ve vidayı çıkarmamız gerekiyordu ama bu ameliyatta ekleme hiç dokunmadığımız için protez ameliyatına da yine elverişli oluyor. Dilerse, ihtiyaç olursa protez ameliyatı da yaptırabilir. Hiçbir sakıncası yok. Bizim amacımız hastanın proteze gitmemesidir. Gidecekse de erken yaşta gitmemesidir. Bu ameliyatı tamamen sigorta karşılamaktadır. Sonrasında uygulanan kireçlenme tedavisini de karşılamaktadır.”
BİLGE: “AMACIMIZ; DİZİ KURTARMAKTIR”
ÇOMÜ Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü Doktorlarından Dr. Öğr. Üyesi Ali Bilge ise Çanakkale’de ciddi oranda osteoartrit(kireçlenme) hastası olduğunu vurguladı. Bilge, “1 sene önce İstanbul’dan gelen, Geyikli’de yazlığı olan bir hastamız ameliyat oldu. Ameliyattan oldukça memnun… Yanında başka bir hasta daha getirdi. Ona da aynı işlemi uyguladık. Yaptığımız işlemin en büyük avantajı, herhangi bir komplikasyon olabilecek veya problem yaratacak bir durumu yok. Kireçlenme tedavisi için de ozonla altı seans tedavi ediyorum. Ozonun oksidan özelliği ile antioksidan özelliği ile birleştirip enjeksiyon yöntemi uyguluyoruz. Dizdeki kıkırdağın kendisini yenilemesini sağlıyoruz. Ayrıca ağrı kesici özelliği de var. Hastanın aktif olmasını, daha çok yürümesini istiyoruz. Bu şekilde tedavi kombine olunca bize daha iyi sonuç vermeye başladı. İnsanların en büyük problemi aslında budur. Önemli olan diş çekilmeden, implant yapılmadan önce dişi kurtarmaktır. Bizim de amacımız dizi kurtarmaktır. Tedavinin bir diğer adı da Dizi Kurtarıcı Cerrahi olarak biliniyor. Protez son aşamadaki tedavidir. Sevmeme nedenimiz de budur. Yaptığımız şey rezeksiyon, amputasyondur. Kemiğin tamamını çıkartıp yerine konulan başka bir şeyin aynı işlevi görmesini istiyoruz. Etrafınızda duymuşsunuzdur; sonuçlar kötü olunca da kimse memnun olmuyor.”
“OZON TEDAVİSİ BÜTÜN KRONİK HASTALIKLARDA KULLANILIR”
“Ozon, oksidan bir maddedir. Antioksidan özelliğini çalıştırarak tedavi etme yöntemini uyguluyoruz. Yaklaşık 2 yıldır ozon tedavisi, Sağlık Bakanlığı’nın yetki alanına da girdi. Yeni bir uygulamadır. Daha öncesinde estetikte kullanılmaktaydı. Almanya’da eğitimini aldım. Bütün kronik hastalıklarda uygulanan bir yöntemdir.” diyerek uyguladığı tedavi hakkında bilgi verdi.
Eylem Gözeldere