Nöbetçi Eczaneler
Kendisini İlahiyatçı olarak tanımlayan bir zat, kadınların ‘yanlarında mahremleri olmadan’ 90 kilometreden fazla araba kullanmalarının dinen yasak olduğunu söylemiş.
Daha önce başka bir zerzevat da kadınların iş hayatındaki yeri ile ilgili bir şeyler geveleyip, “erkek sinek bulunan ortamda kadının işi olamaz” minvalinde gevelemişti.
Bu tiplere çanak tutan, sözlerini kıymete bindirenlerin bir kısmının hemcinsim olan varlıklar olması işin zaten en can acıtıcı yönü ama insanda birazcık akıl olsa, “Benim böyle saçmalamaya, kendimi hüküm verir konumda görmeye haddim olamaz” falan der.
Daha önce hamile kadınların sokağa çıkmaması, kadınların çalışmaması gerektiği gibi beyanatlarda da bulunup, insana varoluşunu sorgulatan bu zat ne demiş, buyurun okuyalım:
“Fıkıh açısından yani dinimizin hükümleri açısından tek sorun kadının direksiyonun başında yanında mahremi yokken 90 km’den fazla araç kullanmasıdır. Çünkü Peygamber Efendimiz kadının 90 km’den fazla bir yere bir tane iki tane üç tane kadın da olsa yanında mahremi olmadığı sürece gitmesini yasaklamıştır. Mesela İstanbul’dan Bolu’ya tek başına bir hanımefendi araç kullanarak veya başka bir bayanın aracına binerek gidemez” ifadelerini kullandı.
Şimdi önce şunu belirtelim, internette yapılan ufacık bir araştırma bile bize şunu söylüyor; Hz. Muhammed, kadınların tek başlarına uzun seyahatlere çıkmaması yönündeki hükmünü güvenliğin olmadığı bir dönemde verilmiş ve hatta yine İslam çevreleri bir başka sahih (güvenilir) olarak gördükleri hadiste şu ifade yer alıyor:
“Gün gelecek Hîre’den Hadramût’a kadar bir kadın, tek başına yolculuk yapacak ve vahşi hayvanlardan başka hiçbir şeyden korkmayacaktır.”
Yani temel mesele kadın ve yanındaki kişi değil, güvenlik.
Üstelik o dönemde 90 kilometrelik yol 3 günde alınıyor.
Daha bir sürü şey söylenir bu işkembeden atmalarla ilgili ama insan hakikaten okuduğunu yalnızca kendi vasat ve pis aklı için kullananlara bir kelime dahi fazladan sarf etmek insanı yoruyor.
Tüm hayatını kadının ne yapacağı, ne yapmayacağı, nasıl giyineceği, nasıl sevişeceği gibi konular üzerine harcayan böyle insanların hepsinin temelinde yatan yan sanayi ürünü insan kompleksleri (tam olarak aşağılık kompleksi de değil çünkü bu), kendi varlıklarını ancak başkasının üzerine basarak tamamlayabildiklerini hissediyorlar. Oysa olan şeyin bununla zerre kadar alakası olmadığını hepimiz biliyoruz.
Umarım en kısa sürede nesilleri tükenir.
