Geçtiğimiz hafta sonu oturduğum sitedeki Afgan mültecisi komşularımız kiralarını ödeyemedikleri ve haklarında gürültü şikayeti olduğu için ev sahipleri tarafından çıkarıldı.
Olay öyle trajik ki aslında, neresinden tutup da anlatayım bilemiyorum.
Yaklaşık 12 yıldır aynı apartmanda oturduğum halde bugüne kadar 1 (yazı ile de yazayım BİR) tane bile kiracının yaptığı gürültüden ya da ev kirasını ödeyemediği için evinden çıkarıldığını görmedim.
Ve emin olun ki her ikisini bir arada yapan tonlarca insanla yıllar boyunca yaşamak zorunda kaldığımız halde.
Nasıl olduysa oldu, bir tanesi hasta olmak üzere toplam 3 çocuklu bu aile birden kapının dışında buluverdiler kendilerini.
Ben onların durumunu fark ettiğimde saat 23.30 sularıydı. Sorup öğrendik ki site yönetimi onlar için geçici bile olsa barınma sorununa çare getirmiş.
Harika bir haber. Ancak sorun bununla çözülmeyecek.
Bu insanlar dil bilmiyor, geldikleri ülkenin kültürüyle ilgili en ufak bir fikirleri yok, meslekleri yok.
Burada da işler pek öyle harika olmadığından, kısa zaman içinde Çanakkale’den yükselen hoşnutsuzluk homurtularını duyacağınıza emin olabilirsiniz.
Ne olursa olsun önce dil öğrenmeleri gerekiyor her birinin. Yoksa işler can sıkıcı bir hâl alacak.
Dil demişken aklıma gelen şu isteğimi de eklemeden geçmeyeyim; yıllardır her ortamda da dile getiririm, Türkiye’de eğitim sistemi o kadar kötü ki bizler komşularımızla iletişim kurabilecek bir dil eğitiminden mahrumuz.
Acilen İngilizce, Fransızca, Almanca vesaire derslerin yanına hem de küçük yaşlardan itibaren en azından seçmeli olarak Kürtçe, Arapça, Rusça, Bulgarca, Farsça, Yunanca gibi dillerin eğitimini eklemeliyiz.
Bu dilleri öğrenmek bize kendi dilimizi unutturmaz; bilakis pek çok sorunun ortadan kalkmasına da vesile olacaktır.
Dilerim, çok büyük bir olay yaşanmadan Çanakkale ve Türkiye mülteciler ile ilgili yaptıklarını ve yapacaklarını düzgün bir zemine oturtabilir. Yoksa çok sayıda insanın canı sıkılacak.