Ahlâk, kabaca inancınızla birlikte gelen ve kabul edilebilir davranışlar bütünü olarak açıklanabilir.
Ne yazık ki çok çabuk bozulur. Hatta öyle hızlı bozulur ki; bir hafta önce anıtını dikeceğiniz insanları; ertesi hafta çarmıha gerip yakabilirsiniz. Çünkü çoğu toplum, çıkarına hizmet etmeyen; kendi dünya görüşünden başka bir şekilde işleyen her türden ahlâk kuralını hooop diye değiştiriverir.
Örneğin ismi lazım olmayan bazı toplumlarda alkollü içecek tüketmek, dans etmek falan insanların ahlâkını bozacak davranışlar olarak kabul edilip hor görülürken; çalmak çırpmak içinde bulunulan grup kendi avantasını aldığı müddetçe gayet de ahlâklı olarak lanse edilebilir.
Mesela geçtiğimiz hafta içerisinde Van’da düzenlenecek bir festival toplumun müthiş seviyedeki ahlakına darbe indireceği gerekçesiyle otobüs duraklarındaki panolara afişler asılarak protesto edilmiş.
Aynı Van’da daha 5 gün önce 9 çocuğun cinsel istismara uğradığı ortaya çıktı.
Aşırı ahlâklı insanlarımız bu durumda da pano kiraladı mı dersiniz?
Hiç zannetmem.
Çünkü olayın kendi çıkarlarına ters düşen bir yönü var.
Merak eden açsın okusun.
Velhasıl-ı kelâm, bizim toplumumuz ahlâklı olmayı değil, ahlâklı görünmeyi sever.
Her türlü haltı yeriz ama bizim için önemli olan tek şey bunun dışarıdan nasıl göründüğüdür.
Paketin dışına olan hayranlığımız, içeriğin kokuşmuşluğunu görmezden gelmemize yeter de artar bile.
Ve çok severiz, herkeslerden daha ahlâklı görünmeyi.
O yüzden çiğneyemeyeceğimiz ne insan ne de yaratıcı kuralı vardır.
İş ki yolumuza çıkmasın; eğer büker kendi istediğimiz hale getiririz. Kimse bizim ahlâkımızı sorgulamasın!