Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği Çanakkale Şubesi tarafından Cumhuriyet Meydanı’nda, 24 Kasım Öğretmenler günü dolayısı ile tören düzenlendi. Törenin ardından yapılan basın açıklamasında eğitimin sorunlarına değinilirken, Türkiye’de 22 milyon çocuğun olduğu, bunların yüzde 80’i yoksulluk sınırının altında yaşadığı belirtilerek, Türkiye’de her 5 çocuktan birinin okula aç gittiği ve her dört çocuktan birinin yeterli beslenemediği vurgulandı.
24 Kasım Öğretmenler günü dolayısı ile Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği Çanakkale Şubesi tarafından Cumhuriyet Meydanı’nda tören düzenlendi. Törene, CHP Çanakkale Milletvekili İsmet Güneşhan, CHP Merkez İlçe Başkanı İbrahim Can Ergun, İl Genel Meclisi Başkanı Halil Ertuğrul, Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği Çanakkale Şube Başkanı Yüksel Özdemir, dernek üyeleri, eğitimciler ve çok sayıda vatandaş katıldı.
Atatürk Anıtı’na Çelenk sunumu ile başlayan törende sayı duruşunda bulunularak İstiklal Marşı okundu. Ardından şiirler okundu. Törende günün anlam ve önemine ilişkin açıklamayı Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği Çanakkale Şube Başkanı Yüksel Özdemir yaptı. Açıklamada, eğitim, öğretim ve eğitimcilerin sorunlarına değinilirken, “Toplam nüfusumuzun dörtte biri eğitim çağında. 18 yaşın altında 22 milyon çocuğumuz var. Bunların yüzde 80’i yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Geçtiğimiz günlerde Selçuk İlçesinde 5 küçücük çocuğumuz yoksulluk yangınında yaşamlarını yitirdi. Bu ülkede çocuklarımız açlıkla, yoksullukla karşı karşıya okula gidiyor, istismara uğruyor, ölüyor. Türkiye’de her 5 çocuktan biri okula aç gidiyor ve her dört çocuktan biri yeterli beslenemiyor” denildi.
“Cumhuriyetin Temellerine Toptan Bir Saldırı Var”
Yüksel Özdemir’in okuduğu basın açıklamasının devamında ise şu ifadelere yere verildi; “Cumhuriyetin temellerine toptan bir saldırının olduğu bugünlerde, eğitimin sorunları konuşulurken haklı olarak Cumhuriyetin ilk yıllarına yönelik bir öykünmeye tanıklık ederiz. Mustafa Kemal Atatürk, daha Sakarya Savaşı’ndan önce katıldığı Maarif Kongresi’nde ve Bursa’da öğretmenlere yaptığı konuşmasında ülkenin asıl kurtuluşunun eğitimle olacağını “Ordularımızın kazandığı zafer, sizin ve sizin ordularınızın zaferi için yalnızca ortam hazırladı. Gerçek zaferi siz kazanacaksınız ve kesinlikle başarıya ulaşacaksınız”, “Yeni nesli Cumhuriyetin fedakar öğretmen ve eğitimcilerini sizler yetiştireceksiniz ve Öğretmenler, Yeni nesil sizlerin eseri olacaktır” belirterek öğretmenlere Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceğini şekillendirmede ne kadar güvendiğini ortaya koymuştur. Cumhuriyetimizin en başarılı Milli Eğitim Bakanlarından Mustafa Necati ise, öğretmenlik mesleğini “kamu hizmeti”, öğretmeni ise “kamu görevlisi” olarak yasalaştırmış, bakanlık kademelerinde görev alabilmek için “öğretmen olmak” koşulunu getirmiştir. Mustafa Necati’nin bakanlığı döneminde öğretmenlik mesleği en üst düzeyde itibar görmüştür. Bakanlar Kurulu, 11 Kasım 1928 tarihinde Mustafa Kemal Atatürk’e “Millet Mektepleri Başöğretmeni” unvanı verilmesi kararını almış, Atatürk 24 Kasım 1928 tarihinde imzalayarak bu kararı kabul etmiştir. Atatürk’e verilen bu unvan semboliktir ve öğretmenliği toplum nezdinde yücelten, saygınlığını artıran bir mesajdır. Mustafa Necati 1928-1929 eğitim-öğretim yılı başında yeni mezun öğretmenlere yazdığı mektupta şunları söylemektedir; “Oraya varır varmaz yol, donatım bedelini de alacaksın. Yollarda yardımda bulunmaları için Milli Eğitim yetkililerine gerekli emir verilmiş olduğundan, istasyon, terminal gibi yerlerde yakalarında yıldız bulunan görevliler seni bekleyecek, rehberlik edeceklerdir…” Ülkenin ağır ekonomik şartlarına rağmen, öğretmenlerin maaş, yolluk, sağlık, özlük hakları konusunda son derece duyarlı olan ve aynı duyarlılığı her kademedeki devlet yöneticisinden de bekleyen Bakan’ın, öğretmenlerin maaşını zamanında ödemeyen bir valiyi “öğretmen ve eğitime böyle saygı ve ilgi duymayan bir vali ile çalışamayacağım” diyerek görevinden almıştır. Bugün, Cumhuriyetin ilk dönemlerini arıyor olmak bizi ve tüm toplumu üzüyor. İlerici, yurtsever Cumhuriyetin Laik ve bilimsel eğitim politikasından bugünlere nasıl gelindi, Cumhuriyetin öğretmenine verdiği değer nasıl azaltıldı, eğitimin yönlendirilmesinde öğretmenler neden geri plana düşürüldü, hatta ÇEDES protokolleri adı altında imamlar, din görevlileri nasıl okullara girdi ve eğitim neden ticarileşti ve gerileşti. Bugün eğitim alanında bulunan herkesin bu sorulara vereceği yanıtlar ve çözüm önerilerinin yanı sıra yürütülecek mücadele önümüzdeki süreci belirleyecektir.
Ülkemizin nitelikli, çağdaş, laik, bilimsel ve demokratik eğitimini ve çocuklarımızın geleceğini önceleyen bir dernek olarak, Cumhuriyet eğitim devriminin ilerici, aydınlanmacı eğitim felsefesini geliştirerek geleceğe taşımak amacıyla, Cumhuriyetin temellerine ve eğitim devriminin kazanımlarına yönelik topyekün saldırıya karşı mücadelenin paydaşı olduğumuzu kamuoyuna bildirir değerli öğretmenlerimizin gününü kutlarız.”