Terapi köpeği olma eğitimi alan sokak köpekleri, başta kanser hastaları olmak üzere, otizmli özel bireyler, demans hastaları, şizofreni hastaları, yaşlı bakım evleri, çocuk yetiştirme yurtları ve daha bir çok alanda terapi amaçlı göreve hazırlanıyor.
İçişleri Bakanlığı onayı ile yapılan ‘Sokak köpeklerini eğitiyoruz, hastalarımızı tedavi ediyoruz’ projesi sokak köpekleri için umut oldu.
Projenin geliştiricisi Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Doç. Dr. Eda Küçüktülü, ”Yurt dışında kanser hastalarına terapi köpekleri çok iyi geliyor. Bu çalışmalar sırasında hastalara köpekler götürülüyor ve hastaların kendilerini çok iyi hissettiği fark ediliyor. Hatta hastaneden çıkarken, uzun yaşam süresi beklenen hastaların köpekleri de sahiplenip çıktıkları görülüyor. İtalya’dan aldığımız bu örnekler sonrasında bizim ülkemizde hiç böyle bir şeyin yapılmadığını fark ettim. Onun için de ‘ülkemizde neden yapmayalım’ dedik ve çalışmalara başladık. İstanbul’da kanser hastalarına yönelik çalışmamızı tamamladık. Hastalar tedaviye girmeden önce terapi köpeği viziti yaptırdık. Bazı radyoterapi cihazlarımızda tedaviye girmeden önce, hastalarımız kendilerini çok stresli hissediyorlar. Hatta cihaza girmeden önce bazı sakinleştirici ilaçlar almak istiyorlar. Kimisi hiç ise giremiyor. Fakat biz hastaları terapi köpeğiyle ziyaret ettirdiğimizde gördük ki, hiçbir hastamızda ne ilaç alımı oldu ne de ‘tedaviye girmeyeceğim’ dediler ve herkes gayet mutlu oldu. Hatta bazı hastalarımız bize çalışma sırasında, ‘Ben artık tansiyon ilacımı içmiyorum’ dedi. Böyle olunca anladık ki, strese bağlı tansiyon gelişmiş. Tabii istatistiğe yansımadan, bilimsel olarak bunun hakkında konuşamadık. Ama baktığımızda, ön sonuçlarımızda hastalarımızın diyastolik yani halk arasında küçük tansiyonlarını düşürdüklerini fark ettik. Dolayısıyla köpeklerin mutluluk vermek dışında fizyolojik etkileri de var. Öte yandan, şu anda çoğu insanda çok ciddi antidepresan alışkanlığı var ya da serotonin alarak işi çözmeye çalışanlar var, hatta bunu birbirine tavsiye edenler var. Halbuki bu hayvanlarla iletişim kursak, gereksiz yere ilaç alıp karaciğerimizi de boşuna yormamış oluruz. Afrika’da yapılan bir tez çalışması hayvanlarla etkileşimin direkt kanımızda serotonini attırdıklarını göstermiştir” dedi.
Doğru mizaçtaki sokak köpekleri, rahatlıkla terapi köpeği olabiliyor
Sokak köpeklerinin terapi köpeği olma yolunda eğitimlerine katkı sağlayan köpek eğitmeni Cihan Akın, ”Köpekleri sokak köpeği veya ırk köpeği gibi ayırt etmekten ziyade, hangi köpek hangi iş için uygun bunu tespit edip, doğru karakter ve mizaç testlerinden sonra farkındalıklı bir şekilde sahiplendirebiliriz. Bizim terapi köpekleri projesinde önemli olan; köpeğin mizacının iyi huylu olması, insanlarla işbirliği içinde olması, sosyal olması, her türlü canlıyla sosyal ilişki kurması özelliklerine sahip olmasıdır. Labrador, Golden Retriever, Poodle gibi köpekler dünyada da baktığımızda ön plana çıkıyor olabilir. Ama biz Eda hocamızın da öngörüsü ile Safiş’i sahiplendik. Safiş melez bir ırk ama doğru mizaçta bir köpek. Mocha ile biz yıllarca terapi köpeği üzerine çok çalıştık, çok eğitim verdik. Şu an aynı eğitimleri, Safiş’e vereceğiz. İtaat eğitimleriyle başladık. Birkaç ay oldu başlayalı. Birkaç ayda sosyal hayat içerisinde uyumlu, insanlarla barışık, diğer hayvanlara sevgi dolu olduğunu gördük. Özellikle çocuklarla çok iyi ilişki kuruyor. Çok sevgi dolu bir hayvan. Geçtiğimiz hafta da sosyal köpek sınavını başarı ile geçti“ şeklinde konuştu.