Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

2024 Avrupa Futbol Şampiyonası Türkiye ve İngiltere (1)

“İnsanı Umut Öldürür” Birkaç

“İnsanı Umut Öldürür”

Birkaç hazırlık maçının hayal kırıklığına yol açan sonuçlarının ardından Avrupa Futbol Şampiyonası yaklaşırken İngiltere’de umutlu bir cümle kulaktan kulağa fısıldanıp durdu: Belki bu sefer kazanabilirdik. Hatta çok şaşırtıcıydı ama favoriler arasında bile gösteriliyorduk.

Türkiye gayet güzel sonuçlarla şampiyonaya katılmaya hak kazandı. Birkaç hazırlık maçı pek o kadar iyi gitmemişti ama umut vardı. İki ülkede de ihtiyatlı bir iyimserlik hâkimdi.

Kupaya önce Sırbistan maçıyla İngiltere başladı ve insana hiç de coşku telkin etmeyen bir oyunla zar zor bir galibiyet koparabildi. Ondan sonraki Danimarka maçındaysa seyreden herkesi sıkıntıdan patlatmayı başardık. Bana sorarsanız parlak genç ayaklar dikkatlerini topa değil de paralarını saymaya veriyordu da ondan. Sonuçta berabere kaldık.

Türkiye’yse şampiyonaya hızlı, hırslı ve tutkulu başladı, İngiltere’de olmayan her şey onlarda vardı. Elbette kazandılar. Sonraki maç Portekiz’e karşıydı. Herkes Arda Güler’in harika çocuk olduğundan bahsederken ne olsa beğenirsiniz, teknik direktör Portekiz maçında Arda’yı yedek kulübesinde oturttu. Maç kaybedildi. Yine de yürekli hoplatacak derecede heyecanlı geçecek son maçlarda hem İngiltere hem de Türkiye için umut vardı.

Son maçı önce İngiltere oynayacaktı. İnanılmazdı ama ilk iki maçın sonuçlarına göre gruptan çıkmaları kesinleşmişti. Bunun UEFA’nın İngiltere’yi biraz daha cesurca oynamaya teşvik etmek için tasarladığı bir plan olduğuna eminim ama heyhat, planları başarısızlığa uğradı. Mütevazı Slovenya’ya karşı ağır çekimde oynayan İngiltere, maçın ilerleyen dakikalarında tamamen durdu. Centilmenlik gereği topu bol bol rakibe ikram ettiler elbette. Nihayet hakem son düdüğü çaldı da eziyet sona erdi.

Son maça çıkma sırası Türkiye’deydi. Hesaplara bakılırsa, ikinci turda Türkiye’nin İngiltere’yle karşılaşması ihtimali yüksekti. Yok canım, olmazdı öyle şey. Olur muydu yoksa?

Çekya maçının ilk düdüğü, zaferden kupanın dışında kalmaya dek bütün ihtimallerin mümkün olduğu bir ortamda çalındı. Türkiye maça baş döndürücü bir hızla başladı, oyuna tamamen hâkimdiler ve oyuncular özgüvenleriyle göz dolduruyordu. Bu kasırgayla nasıl başa çıkacağını bilemeyen Çekler şaşkına dönmüştü. Şutlar kaleye arabaları döven dolu taneleri gibi yağıyor, ayağına çabuk Barış Alper pasları Çek savunmasının arasından iğneye iplik geçirir gibi bir isabetle geçiriveriyordu. Hamburg’daki tribünleri dolduran Türk taraftar kalabalığının tezahüratları da kulakları sağır edecek boyuttaydı. Çekler nihayet oyunu sertleştirme yoluna gitti ve sallayıp durdukları tekmeler sonucunda çok geçmeden bir oyuncuları kırmızı kart gördü. Türkiye bir gol attı. Maç bitmiş gibiydi. İkinci yarı Çekler kendilerinin ve ülkelerinin hayatı maçın sonucuna bağlıymış gibi oynadı ama maçın sonuna eklenen kayıp zamanda Türkiye’nin attığı şahane ikinci gol konuyu kapattı.

Türkiye milli takımıyla gurur duymalı, ben duyuyorum. Yarı finalde İngiltere-Türkiye karşılaşması hâlâ ihtimal dahilinde ama açıkçası ben İngiltere’nin o aşamaya dek gidebileceğini sanmıyorum.

Türkiye’nin Avrupa Şampiyonası’nı kazanacağına dair bahis oynadığımı söylemiş miydim? Benden size izin, artık istediğiniz kadar umuda kapılabilirsiniz. Haydi.

 

 

Tüm Hakları Saklıdır. | Renowtech