Günümüzdeki çatışmaların çoğu ancak Batı ülkelerini ve diğer global oyuncuları etkilediği ya da onların ilgisini çektiği takdirde manşetlere çıkabiliyor. Sudan ve Yemen gibi diğerleriyse bir dipnota dönüşüyor veya en iyi ihtimalle ciddi bir gazetede minicik bir köşede yer bulabiliyor.
Bir de şu var tabii, yukarıda bahsettiğim gibi Batı ülkelerini ilgilendiren çatışmalar bile tıpkı Ukrayna gibi ekranlardan yavaş yavaş kayboluyor, bunun en önemli sebebi de Batı’nın çatışmanın tarafları üzerinde herhangi bir nüfuzunun olmaması.
Ne şaşırtıcıdır ki aynı şey şimdi de Gazze’de oluyor. Üstelik pek çok ülkenin bölgede hatırı sayılır nüfuzu olmasına rağmen. Kimse parmağını bile kıpırdatmıyor, herkes başka tarafa bakmakla meşgul.
İsrail’in en önemli destekçileri olan Amerika’nın ve önde gelen Avrupa ülkelerinin Gazze’de 40.000’den (kırk binden!) fazla sivilin öldürülmesiyle ilgili İsrail hükümetine gösterdiği tek tepki ne yazık ki “Lütfen bu kadar çok sivili öldürmeyin” demekten ibaret. İsrail hükümeti bunu duymazdan geldiğinde de hiçbir yaptırım uygulanmıyor.
Filistin’de öldürülen masumlar Batı’daki çoğu basın yayın organında manşetlerden inmiş durumda artık. Bunu söyledikten sonra şunu da belirteyim, Londra ve Washington’da da stüdyoları bulunan TRT World bu konuda gerçekten mükemmel bir habercilik örneği sergiliyor. Her şeyi tarihsel bağlama uygun sundukları gibi uzmanlarla görüşmeyi de ihmal etmiyorlar. Bunu bir dereceye kadar El Cezire’nin ve kimi BBC muhabirlerinin yaptığını da ekleyeyim.
Batı medyasının dikkatleri artık Amerika Birleşik Devletleri’ndeki ve Avrupa’nın dört bir yanındaki üniversite kampüslerinde düzenlenen Filistin yanlısı gösterilere kaymış durumda. Tabii medyanın her zaman yaptığı gibi hem Filistin yanlılarının hem de Israil yanlılarının görüşlerine yer veriyor ve savaşı steril, yansız bir hale getirerek sunmaya çalışıyorlar.
İki tarafın talepleri birbirine denkmiş gibi gösteriliyor. Son zamanlarda Londra’da iki Filistin yürüyüşçüsü antisemit oldukları için tutuklandı, yapılması gereken de buydu elbette ama şimdi bu iki ayrık otu haricindeki binlerce, on binlerce barışçı göstericiyi de aynı kefeye koymaya çalışıyorlar.
Medya göstericileri İsrail karşıtı olarak görüyor, bu insanların masumların katledilmesine engel olmak istediği görmezden geliniyor. Mesele Netanyahu’nun Gazze’nin üstüne saldığı ölüm makinesinin durdurulması gerekliliği, yoksa göstericilerin İsrail devletiyle ya da genel olarak Yahudi halkıyla bir derdi yok.
Batı’daki anaakım medya Gazze’deki savaşın haberlerini sulandırdı, iki tarafın eşit olduğu gibi bir görüntü yarattı.
İnsan ister istemez düşünüyor, Filistinlilerin hayatı diğer hayatlar kadar değerli değil mi?
Bir çocuk bu savaşa şöyle tepki gösterirdi:
Neden kimse onları durdurmuyor?
Buna verilecek tek cevap şu olabilir:
Umurlarında değil de ondan.