Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

ÖLEN KALAN YOK- BÖLÜM II

BÖLÜM II Ondan sonraki

BÖLÜM II

Ondan sonraki birkaç gün boyunca, koyu renk takım elbiseli beyefendiler endişeli aileleri ziyaret etti. Her evde “arandıkları yerde bulunamayan” yakınların kaybolmadan önce hasta olduklarından, ayrıca son birkaç haftadır bölgede bazı yabancı arabaların görüldüğünden bahsediliyordu. Koyu renk takımlı beyefendiler bu şikâyetlerin hepsini bir gülümsemeyle savuşturuyor, ondan sonra kayıp olduğu iddia edilen kişilerin bıraktığı ve ailelerin her nedense o zamana dek fark etmediği veda mektupları bulup çıkarıyorlardı.

“Seni terk ediyorum, evliliğimiz bitti.”

Dünyayı gezeceğini söyleyen bir ağabey, adını belirtmediği bir şehre taşındığını yazmış bir kız evlat, liste böyle uzayıp gidiyor, her mektup bir istismar ya da ihmal suçlamasıyla sona eriyordu. Akrabalar şok içindeydi, kimse duyduklarına inanamıyordu. “Bunu neden yaptılar, neden böyle söylüyorlar?” diye çırpınıp dururken alınıp sorguya götürülüyorlardı.

Yerel gazeteler hikâyeye yer vermeye başladı.

Manşetler:

İHMALKÂR AİLELERDEN KAÇIŞ. İSTİSMAR ŞİKÂYETLERİ VAR, SORUŞTURMALAR SÜRERKEN TUTUKLANANLAR OLDU.

 

Nüfus: 100

Üçüncü toplantı bambaşka bir şekilde cereyan etti. Belediye başkanıyla ekibinin iki yanına polis memurları yerleşmişti, salonun dört bir yanında da yine polisler göze çarpıyordu. Toplantıya katılan köylülerin sayısıysa gözle görülür biçimde azalmıştı, gelenlerin hepsi hasta görünüyor, öksürüp duruyordu. Yeni yüzler de vardı salonda, bu yeni gelenler konuşmaya kalkan köylülere bağırıyor, hakaretler yağdırıyordu. Kavgalar patlak verdi, kavgacılar her ne hikmetse toplantı salonunun önünde hazır bekleyen polis arabalarına doldurulup götürüldü.

Belediye başkanı ayağa kalkıp azarlayan gözlerle köylüleri süzerken salona ölüm sessizliği hâkimdi. Başkan, bazı köylülerin ne kadar kötü vatandaşlar olduğundan bahsederken, toplantıdakiler afallamış bir sessizlik içinde başlarını sallamakla yetindi. İçlerinden biri, “İyi de biz yanlış bir şey yapmadık, suç işlemedik,” diyecek oldu.

Belediye başkanı, “Eh, makbul vatandaşlarımız da var tabii,” diye cevap verdi. “İşte bu yüzden, şöyle eğlenceli bir futbol maçı ayarladım. Sizin köye karşı kuzey komşumuz olan kasabanın takımı. Kazanana on beş bin lira ödül var. Oynamayanlar da tribünlerde olacak. Biraz eğlenmek hepimize iyi gelir, moralimiz düzelir.”

Köylüler gülümser gibi oldu. Para işlerine yarardı.

 

Köylüleri maça götürecek otobüsler ertesi gün göründü. Flamalar, bayraklar, atkılar, türlü türlü yiyecek içecek, kasa kasa bira, rakı, daha akla gelen gelmeyen ne varsa hepsini yüklenip gelmişlerdi. Herkes geçici bir sevince kapıldı, iyileşmişlerdi sanki.

 

Ne var ki otobüsler maçtan dönmedi. Dönüş yolunda kaza olmuş, bütün yolcular ölmüştü.

 

Nüfus: 1

Dördüncü toplantı, belediye protokollerini takip etmeden yapıldı, çünkü katılan kimse yoktu. Belediye başkanı kürsüde oturmuş, can sıkıntısından kalemini masaya vurup duruyordu. Tam kapılar kapanacağı sırada Mustafa içeri daldı. Birkaç gün önce polislerin elinden fark edilmeden kaçıvermişti.

“Futbol maçına gitmedin demek, ne şanslıymışsın,” dedi belediye başkanı huzursuzca.

“Öyle gerçekten beyim.”

“Köyünde olanlar ne kadar acı, tam bir felaket.”

Mustafa yavaşça kürsüye yaklaştı, sağlığının pek iyi olmadığı anlaşılıyordu.

“Öldüğü söylenenlerin hepsi hastaydı, sen de bunu biliyordun.”

“Herkes hastalanır,” dedi belediye başkanı gergin bir kahkaha patlatarak.

“Hastaneye götürülüp karantinaya alındılar, sonra da ölüme terk edildiler. Gözümle gördüm. Sırf istatistiklerinizde kimsenin hasta olduğu ya da hastalıktan öldüğü görünmesin diye. Çürümüşlüğünüz yüzünden köyümdeki herkes öldü.”

“Aman, sana kim inanır be,” dedi belediye başkanı. “Karını dövüyormuşsun diye geçti kayıtlara, ondan sonra cinnet geçirip hapisten kaçtın, sonra da otobüslerin frenleriyle oynayıp doksan dokuz kişinin ölümüne sebep oldun.”

Kalemi ağzında sandalyesine oturdu yeniden. Bu kadar kısıtlı bir sürede böyle güzel bir hikâye uydurduğu için kendinden pek memnundu.

“Hiç merak etme, şahitlerimiz de olur, somut kanıtlarımız da, bir hâkim de seni idama mahkum ediverir.

Yani senin anlayacağın, hastalıktan ölen kimse yok.”

SON

 

Tüm Hakları Saklıdır. | Renowtech