Eğitim, her bireyin eşit fırsatlara sahip olması gereken temel bir hakken, Roman çocukları gibi toplumun kenarına itilmiş gruplar, haksız bir şekilde dezavantajlı konumda bırakılıyorlar. Ancak, bu durumun sorumlusu sadece ekonomik zorluklar değil; Eğitim sistemindeki yetersizlikler ve özellikle de öğretmenlerin tutumları büyük bir sorun oluşturuyor. Üzülerek belirtmeliyim ki, hala pek çok okulda Roman çocuklarına yönelik yapılan ayrımcılık sorunu devam etmektedir. Bu durum, sadece eğitim sisteminin temel prensiplerine karşı bir ihanet değil, aynı zamanda geleceğimizi şekillendiren gençlerin potansiyelini gasp etmek anlamına da gelmektedir.
Roman çocuklarına yönelik ayrımcılık, okulda akran zorbalığı, öğretmenlerin ilgisizliği, velilerin baskısı, okuldan kopma, eğitimde başarısızlık, yoksulluk, sosyal dışlanma gibi pek çok olumsuz sonuç doğuruyor.
Bu sonuçlar, Roman çocuklarının insan haklarına, eşit yurttaşlık ilkesine ve toplumsal adalet anlayışına aykırı. Ayrıca, Roman çocuklarının eğitimde fırsat eşitliğinden yararlanamaması, Türkiye’nin 2023 Eğitim Vizyonu’na da ters düşüyor. Bu vizyonda, “her çocuğun eğitimde başarılı olabileceği, her çocuğun potansiyelini ortaya çıkarabileceği, her çocuğun kendine güvenebileceği, her çocuğun hayallerini gerçekleştirebileceği” bir eğitim sistemi hedefleniyor. Ancak şu anki durumda, Roman çocuklarına yönelik ayrımcılık ve önyargılar eğitim sisteminin ve öğretmenlerin sorumluluğunu göz ardı ediyor.
Bu konuyu ele almamın nedeni son yaşanan olaylar, birinci sınıftaki Roman etnik kökenli bir çocuğun sistematik bir şekilde akran zorbalığına maruz kalması ve öğretmenlerin bu duruma sessiz kalmasıyla ilgilidir. Ancak, bu sessizlik sadece ayrımcılığın bir örneği değil, aynı zamanda bu zorbalığa maruz kalan çocuğun kendi adaletini sağlaması sonucunda uygulanan haksız cezalarla da açık bir şekilde ortaya konmasıdır. Bu durum, eğitimdeki adaletsizlik ve ayrımcılık sorununun ne kadar derin olduğunu göstermektedir.
Bir diğer örnekte ise, ders düzenini bozduğu gerekçesiyle uzun soluklu bir şekilde velinin okula çağrılması ve “çocuğunuzu okuldan alın” baskısı sonucu çocuğun okuldan alınması olayı yaşanmıştır. Bu tutum, sadece çocuğun eğitim hakkını gasp etmekle kalmayıp, aynı zamanda onu toplumun kenarına itmektir. Bu şekilde yapılan ayrımcılık, çocukların geleceğini belirsizliğe sürükleyen bir sürecin başlangıcını oluşturmaktadır.
“ÖĞRETMEN”lerimizden bazıları, Roman çocuklarını ya dışlıyor ya da yanlış yargılarla onlara ayrımcılık yapıyorlar. Bazıları da çocukları “yaramaz” olarak damgalıyor ve onları eğitim sürecinden uzaklaştırıyor. Bu tutum, çocukların kendilerini toplumdan dışlanmış hissetmelerine ve eğitimden kopmalarına yol açıyor.
Peki bu sorunun çözümü kimdedir? Nerededir? Ancak bu sorunların çözümü sadece öğretmenlerin ve eğitim sisteminin elindedir.
Roman çocuklarına yönelik ayrımcılığı önlemek ve eğitimde fırsat eşitliğini sağlamak için öğretmenler nezdinde atılması gereken bazı önemli adımlar şunlar olabilir:
- Öğretmenler, Roman çocuklarının eğitimde karşılaştıkları zorlukları, ihtiyaçlarını, beklentilerini ve haklarını anlamaya çalışmalıdır. Roman kültürüne, tarihine, sanatına, müziğine, diline ve değerlerine saygı duymalı ve önyargılardan uzak durmalıdır.
- Öğretmenler, Roman çocuklarını sınıf içinde ve dışında desteklemeli, teşvik etmeli, özgüvenlerini artırmalı ve başarılarını takdir etmelidir. Roman çocuklarını diğer çocuklardan ayırmamalı, dışlamamalı, küçümsememeli ve yargılamamalıdır.
- Öğretmenler, Roman çocuklarının akademik, sosyal ve duygusal gelişimlerini izlemeli, bireysel farklılıklarını göz önünde bulundurmalı ve uygun eğitim yöntemleri, materyalleri ve kaynakları kullanmalıdır. Roman çocuklarının öğrenme stillerine, ilgi alanlarına, yeteneklerine ve potansiyellerine uygun eğitim fırsatları sunmalıdır.
- Öğretmenler, Roman çocuklarının okula devamını sağlamak için velilerle işbirliği yapmalı, onları bilgilendirmeli, yönlendirmeli ve eğitime katılımlarını artırmalıdır. Velilerin çocuklarının eğitimine değer verdiklerini, onlara güvendiklerini ve desteklediklerini göstermeli, erken evlilik gibi olumsuz uygulamalara karşı bilinçlendirmeli ve alternatifler sunmalıdır.
- Öğretmenler, Roman çocuklarının toplumsal entegrasyonunu ve katılımını güçlendirmek için okul kültürünü zenginleştirmeli, kültürel çeşitliliği desteklemeli, hoşgörü ve saygıyı öğretmeli ve farklılıkları zenginlik olarak göstermelidir. Roman kültürünün unsurlarını müfredatta ve okul etkinliklerinde yansıtmalı, Roman çocuklarının kültürel kimliklerini korumalarına ve geliştirmelerine olanak sağlamalıdır.
Bu adımların atılması, Roman çocuklarının eğitimde hak ettikleri yere gelmelerine, potansiyellerini ortaya koymalarına, hayallerini gerçekleştirmelerine, topluma katkıda bulunmalarına ve mutlu olmalarına yardımcı olacaktır. Unutmayalım ki, Roman çocuklarının eğitimi, sadece onların değil, hepimizin sorumluluğudur. Roman çocuklarının eğitimi, Türkiye’nin eğitimidir.
Bunu biz mi “ÖĞRETEN” olalım…