Prof. Dr. Esergül Balcı
Okullar yeni eğitim öğretim dönemine yine sorunlarla başladı.
Bakanlık, sandığımız gibi boş oturmamış meğer. “2024/2028 Beş Yıllık Strateji Planı” hazırlanmış. Milli eğitimimizin temel değeri din imiş ve buna ağırlık verilecekmiş. Bakan Tekin, “müfredatı değiştiriyoruz bizim değerlerimizle inşa edilmiş bir eğitim sisteminin hazırlıklarını tamamladık” dedi. ÇEDES Projesi ile buna başlanmıştı zaten.
Ayrıca yeni bir program düzenlemesi yapılmış. Ama ne program. Sosyal sorumluluk programı etkinliği ile çocuklar camiye, kabristana götürülecek. Bu ders vakıf adı altındaki protokol imzalanan tarikat mensupları ve din görevlileri ile işlenecek. Çocuklar, müze yerine kabristana, kimya, fizik Laboratuvarı yerine camiye götürülecek.
Bunların ipuçlarını, R.T. Erdoğan, Diyanette yaptığı konuşmada verdi. Şeriat bayrağı ile dolaşanlara sahip çıktı. Eleştirenleri şeriat düşmanı ilan etti. Şeriata karşı çıkanlara cahil dedi, ardından konuyu eğitime getirerek, imamlara yeni nesli siz yetiştireceksiniz dedi.
Aslında, yıllardır bazen gizli, bazen açıktan yapılan buydu. Kısaca okullar medreseleşecek. Artık belli ki tam yol hedefe kilitlenilmiş.
Gelelim asrın afetini yaşayan depremzedelere. Aradan bir yıl geçmesine rağmen insanlar hala çadırda. Su yok, molozların bir kısmı duruyor, kayıplara ulaşılamadı, yağmurda çadırların üstü akıyor, biriken sular bazen de gölleşiyor.
Kadınlardan birisi “onlar öldü kurtuldu, bizimki yaşamak değil, her gün ölmek, keşke biz de ölseydik” diyordu. Onları bu hale getirenler utansın.
1999 Depreminden bu yana toplanan paralar nerede derken, buna bir de 2023 Depreminde toplanan paralar nerede sorusu eklendi.
İnsanın aklına ister istemez seçim rüşveti olarak mı kullanılıyor sorusu geliyor.
Sayın Cumhurbaşkanı, AKP lideri olarak Antakya’da yaptığı konuşmasında, “merkezi yönetimle yerel yönetim el ele vermez, dayanışma halinde olmazsa o şehre herhangi bir şey gelmez. Hatay’a geldi mi? Şu anda Hatay garip kaldı, mahzun kaldı” dedi. Bir yerde tehdit etti. Hal böyle olunca, aklımıza seçim rüşveti geliyor ne yazık ki!
Oradaki eğitim ise elbette içler acısı. Okul inşaatları bitmemiş, öğretmenler de öğrenciler de deprem travması içinde. Tabii aileler de. Her biri yakınlarını kaybetmiş, kimisi sakat kalmış, kimisinin yakınlarının ne ölüsü ne dirisi var.
Bu insanların öncelikle psikolojik tedavi görmesi gerek. Ama ona sıra gelemiyor çünkü insanlar tam bir “hayatta kalma” mücadelesi içinde.
Bütün bunlar olurken Hatay’daki çeşitli meslek sahibi müzikseverlerin, müziğe tutunarak “6 Şubat anısı”na besteleyip söyledikleri “Aynı Toprağın Çocuklarıyız” şarkısı yüreklere su serpti.