Türkiye, 2023 yılında tarihinin en büyük depremlerinden birini yaşadı. Milyonlarca insan evsiz kaldı, binlerce insan hayatını kaybetti, yüzlerce çocuk ailelerinden ayrıldı. Bu felaketin ardından, hükümetin ve muhalefetin depremzedelere yardım etmek, sorumluları bulmak ve önlemler almak için birlikte çalışması beklenirdi. Ama ne yazık ki, bu beklenti boşa çıktı.
Depremde kaybolan insanlarımız hakkında araştırma önergesi, AKMHP ittifak bloğu tarafından vicdansızca reddedildi. Bu karar, depremde hayatını kaybedenlerin yakınlarını, depremde yaralananları, depremde evsiz kalanları, depremde mağdur olanları derinden yaraladı. Bu karar, depremin acısını unutmayan, depremin hesabını soran, depremin tekrarlanmaması için mücadele eden milyonlarca insanı küçümsedi.
AKMHP ittifak bloğu, depremde kaybolan insanlarımız hakkında araştırma önergesini reddederken, hangi gerekçeye dayandı? Hangi mantıkla hareket etti? Hangi vicdanla karar verdi? Bu soruların cevabını veremiyorlar. Çünkü onların gerekçesi yok, mantığı yok, vicdanı yok.
AKMHP ittifak bloğu, depremde kaybolan insanlarımız hakkında araştırma önergesini reddettikten sonra, nasıl oluyor da sokak sokak gezip oy isteyebiliyorlar? Hangi yüzle, hangi cesaretle, hangi samimiyetle halkın karşısına çıkıyorlar? Bu soruların cevabını da veremiyorlar. Çünkü onların yüzü yok, cesareti yok, samimiyeti yok.
AKMHP ittifak bloğu, depremde kaybolan insanlarımız hakkında araştırma önergesini reddederek, halkın vicdanını yaraladı. Ama unutmasınlar ki, halkın vicdanı da unutmaz, affetmez, hesap sorar. Yerel seçimlerde, halkın vicdanı sandıkta konuşacak. Ve AKMHP ittifak bloğu, yaptıklarının bedelini ödeyecek.
Depremde kaybolan insanlarımızın akıbeti ne oldu? Bu sorunun cevabını aramak, devletin ve milletin görevidir. Ancak, depremde kaybolan çocuklarımızın, tarikatların eline düştüğü iddiaları, bu sorumluluğu daha da acil hale getiriyor. Depremde kaybolan çocuk sayısının 1000’e yakın olduğu söyleniyor. Bu çocukların bir kısmının, Menzil, Nurcu ve diğer dini yapıların yurtlarında, kurslarında, köylerinde bulunduğu iddia ediliyor. Bu iddialar doğruysa, bu çocuklar büyük bir tehlike altındadır. Çünkü bu tarikatlar, çocuklara cinsel, fiziksel ve psikolojik istismar uygulayan, onları beyin yıkayan, onları kendi ideolojilerine göre şekillendiren, onları toplumdan koparan, onları geleceklerinden mahrum bırakan karanlık yapılanmalardır. Bu çocuklar, devletin koruması altında olmalı, ailelerine ya da yakınlarına kavuşturulmalı, sağlıklı bir eğitim ve yaşam ortamı sağlanmalıdır. Bu çocuklar, tarikatların elinde kaybolmamalı, onlara sahip çıkılmalıdır.
Bu konuda, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın sorumluluğu büyüktür. Bakanlık, depremde kaybolan çocuklarla ilgili araştırma önergesinin reddedilmesine sessiz kalmamalı, bu çocukların akıbetini ortaya çıkarmak için gerekli adımları atmalıdır. Bakanlık, tarikatların elindeki çocuklarla ilgili iddiaları yalanlamak yerine, bu iddiaları ciddiye almalı, bu çocukları kurtarmak için harekete geçmelidir. Bakanlık, depremde kaybolan çocuklarımızın haklarını savunmalı, onlara sahip çıkmalıdır.
Bu konuda, halkın da duyarlılığı önemlidir. Halk, depremde kaybolan çocuklarımızı unutmamalı, onların akıbetini sormaya devam etmelidir. Halk, tarikatların elindeki çocuklarımızı görmezden gelmemeli, onların kurtarılması için sesini yükseltmelidir. Halk, depremde kaybolan çocuklarımızın vicdanını taşımalı, onlara sahip çıkmalıdır.
Bu konuda, basın ve medyanın da görevi vardır. Basın ve medya, depremde kaybolan çocuklarımızın haberini yapmaya devam etmeli, onların akıbetini takip etmeli, onların sesi olmalıdır. Basın ve medya, tarikatların elindeki çocuklarımızın gerçeğini ortaya çıkarmalı, onların yaşadığı istismarı gözler önüne sermeli, onların mağduriyetini duyurmalıdır. Basın ve medya, depremde kaybolan çocuklarımızın hakkını savunmalı, onlara sahip çıkmalıdır.
Depremde kaybolan çocuklarımız, hepimizin çocuklarıdır. Onları unutmak, onları tarikatların eline bırakmak, onları istismara uğratmak, hepimizin vicdanına ihanettir. Onları aramak, onları kurtarmak, onları korumak, hepimizin görevidir. Onları sahiplenmek, onları sevmek, onları geleceğe hazırlamak, hepimizin sorumluluğudur. Depremde kaybolan çocuklarımız, hepimizin vicdanıdır.
Vicdanımız nerede?
Hüseyin ÇAY
Sosyal Bilimler Uzmanı
P4C Felsefe Eğitmeni