Prof. Dr. Esergül Balcı
Öğrenci ve öğretmenler tatile girdi. Ama sorunlar devam ediyor. Onlara iyi tatiller ve dinlenmeler diliyorum da, bu kadar çok sorun içinde nasıl olacak, o büyük soru işareti.
Sorunlar derken düğüm olmuş sorunlar yumağından söz ediyorum. Sıralamaya kalksak sayfamız yetmez, çünkü say say bitmiyor.
Birkaçından söz edelim. Konuya Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisindeki temel ihtiyaçlardan başlayalım. Öncelikle okula aç giden ve açlıktan bayılan çocuklar, okulların hijyen sorunu bir dönem boyunca çözülemedi.
Atanmayan öğretmenler, ÇEDES Projesi kapsamında okullara sınıf annesi yerine gönderilen din görevlileri, öğretmenlerin maddi sıkıntıları, köy okullarının kapanması, çocukların okullaşamaması, taşımalı eğitim, eğitimde imam hatipleşme, çocukların tarikat yurtlarına mecbur bırakılması, özel okul sayısındaki artış sonucu velilerin zorlanması, fırsat eşitsizliği, değerler eğitimi kapsamında hurafelere yönelme ve düşünmeyen, sorgulamayan, itaatkar, öteki dünyaya yöneltilen çocuklar, STK şemsiyesi altına saklanan tarikatlarla yapılan protokoller, araç-gereç eksikliği vb.
Konuya Napolyon gibi “para, para, para” diyenler olabilir. Ama ben “politika, politika, politika” diyeceğim. Cumhuriyetimizin kuruluş yıllarında yapılanlar politik yaklaşımlarla yapıldı, para da politika sonucu öncelikler belirlenerek kullanılmıyor mu?.
Ülkemizde Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) bütçesi giderek azalırken Bakanlığın yukarıdaki sorunlara çözüm bulması beklenemez. Buna eğitim politikalarındaki yaklaşımı da eklersek elbette sorunlar yumağı oluşur.
Nitekim, 2002’de GSYH’nın %3.1’i eğitime ayrılırken, öğrenci-öğretmen-üniversite sayısı artmasına rağmen, 2023’te bu oran sadece %3.9’dur. Rakamsal artışlar değil, oransal artışlar eğitime ayrılan bütçenin gerçek durumunu ortaya koyuyor.
AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından günümüze eğitim yatırımlarına ayrılan kaynak da yarı yarıya azaldı. 2002’de eğitim yatırımlarına %17.18 pay ayrılırken, bugün bu oran %9.15’e düştü. MEB’in bütçesi personel bütçesine döndü. Bütçedeki harcamaların %81’i personel maaşları için harcanmakta, o da yetersiz kalmakta.
Eğitim, özünde bireyler arasındaki ekonomik, sosyal, sınıfsal eşitsizliğin ve sınıfsal geçirgenliğin en aza indirilmesini sağlar. Ancak eşitliğin sağlanması için eğitime yeterli kaynağın aktarılması ve herkesin eğitime ulaşması hedeflenmelidir. Neoliberal politikalar benimseyerek zenginin yanında yer alan iktidar ile bunların yapılması mümkün değildir.
Eğitim sorunlarına devam edeceğiz.