Prof. Dr. Esergül Balcı
Geçtiğimiz yıl sonundan itibaren önce 6 ardından bir 6 daha olmak üzere, 12 vatan evladımız vatanı için bizler rahat ve huzur içinde yaşayalım diye canını feda etti.
Yetmedi yeni yılda da şehit haberleri aldık. Pençe-Kilit harekat bölgesinde 9 askerimiz daha şehit oldu.
Her zamanki gibi sloganlar atıldı. “Şehitlerimizin kanı yerde kalmayacak”, “şehitler ölmez vatan bölünmez” dendi. Ardından şu kadar teröristi inlerinde vurduk etkisiz hale getirdik diye açıklama yapıldı. Bunlar laf-ı güzaf yani boş laf.
İlk terörist hareket, 1984’te Şemdinli ve Eruh baskınları idi ve Özal olayları küçümseyerek “baldırı çıplak eşkıya için koskoca devletin, seferber olduğu izlenimini yaratmak istememişti”.
O günden bugüne gelinen noktada, Türkiye’nin her yerinde analar ağlıyor, Türkiye ağlıyor. Böyle giderse daha da ağlayacak gibi görünüyor. Elbette ki dileğim, kimsenin ağlamaması.
Aynı yerde art arda şehitlerin gelmesi, akla “ihmal mi var” sorusunu getiriyor. Bu iktidar terör neredeyse sıfır noktasında iken iktidarı devraldı. Şimdi ise art arda şehitler geliyor.
Bugünkü durumda, Oslo görüşmelerinin, Büyük Orta Doğu Projesinin ve uygulanan dış politika ile ekonomik politikanın etkili olduğu inkar edilebilir mi?
Elbette ki her bakımdan özellikle de ekonomik olarak zayıflamış bir ülkenin düşmanı çok yaptırım gücü az olacaktır. Hele önemli makamlara uygun eğitimi olmayan, liyakatsiz kişiler ahbap çavuş ilişkileri ile atanırsa.
Ya şehit ailelerinin evlerine ne demeli? Her biri çok kötü durumda adeta dökülüyor. Ailelerin üstleri başları da aynı durumda. Kimisi “vatan sağ olsun” diyor sabırla, gözyaşlarını içlerine akıtarak, kimisi içini dökerek, “ben evladımı size canlı teslim ettim, siz bana tabutta cansız bedenini getirdiniz” diyor.
Gel de kahrolma! Ama ortada bir gerçek var ki bu gençler, yoksulluktan ailelerine destek olmak için ucunda ölüm olasılığı yüksek olan bu mesleği çaresizlik nedeniyle seçmişler.
Bir kadın astsubayın, çocuklarını fakirlikle ve ne büyük zorluklarla yetiştirdiğini söyleyen şehit anasına teselli için dediği gibi; “teyzem bilmem mi zengin olan, asker de olmaz şehit de olmaz!”