Nöbetçi Eczaneler
Bir zamanlar, küçük bir köyde yaşayan bir çocuk varmış adı Ali. Ali, köydeki yaşamın sıcaklığına ve doğallığına büyük bir sevgi besliyordu. Günün birinde, köydeki büyük çay tarlasında çalışmaya karar verdi. Ali, sabahın erken saatlerinde kalkar ve çay tarlasına giderdi. Orada, yemyeşil çay yaprakları arasında, doğanın güzellikleriyle iç içe olmanın tadını çıkarırdı. Her gün, çay toplama işine özenle devam ederken, çay yaprakları onun için bir hikaye anlatmaya başlamış gibiydi. Bir gün, Ali’nin elindeki çay sepetiyle göl kenarında oturduğu sırada, yaşlı bir çay ağacı konuşmaya başladı. Çay ağacı, geçmişte bir fidanken yaşadığı maceraları ve büyüdükçe öğrendiklerini paylaşmaya başladı. Ali, bu hikayelerle büyülenmiş ve çayın büyülü dünyasını keşfetmiş gibi hissetmişti. Bir sabah, Ali çay tarlasında dolaşırken, biraz farklı bir şey fark etti. Bir grup kuş, çay ağaçlarının dallarında dans ediyor ve melodik bir şarkı söylüyordu. Ali, bu doğal konserin tadını çıkararak, çay yapraklarının bir araya gelerek nasıl eşsiz bir ritim oluşturduğunu fark etti. Zamanla, Ali sadece çay toplamakla kalmayıp, çay yaprakları arasındaki doğal yaşamın bir parçası olmayı da öğrendi. Çay tarlası, onun için bir okul gibi oldu ve her bir çay yaprağı, bir yaşam dersi anlatan küçük bir öykü gibi görünüyordu. Köydeki insanlar, Ali’nin çay tarlasındaki bilgeliği ve huzuru paylaşmasını gördükçe, ona minnettarlıkla bakmaya başladılar. Ali, çay yapraklarıyla dolu bu hikayeli dünyada, sadece doğanın bir parçası olmanın değil, aynı zamanda onunla bütünleşmenin de ne kadar güzel bir şey olduğunu keşfetmişti.
Elçin Durmaz
