11 Ekim, Dünya Kız Çocukları Günü olarak kutlandı. Ancak aslında bu özel gün, daha geniş bir amacı temsil ediyor: cinsiyet eşitsizliği ile mücadele ve toplumsal farkındalık yaratma. Dünyaya gelen her kız çocuğu, toplumun yüklediği cinsiyet rolleri nedeniyle aynı yaş grubundaki erkek çocuklarına göre ev işleri, yemek pişirme, temizlik ve aile üyelerine bakım gibi günlük işlerde %40 daha fazla zaman harcıyor. Bu, çarpıcı bir eşitsizlik ve cinsiyet ayrımcılığı örneğidir.
Toplumsal cinsiyet rolleri, çocukluk döneminden itibaren başlar ve kız çocukları üzerinde ağır bir yük oluşturur. Bu yük, kız çocuklarının öğrenme, büyüme ve çocukluklarını tam anlamıyla yaşamalarını engeller. Her artan yaş, bu eşitsizlikleri derinleştirir ve kız çocuklarını toplumsal cinsiyet eşitsizliği kalıplarının içine hapseder. Bu durum, erkek otoritesine dayalı bir düzende her türlü şiddete maruz kalmaları için bir zemin oluşturur.
Bu konuda en büyük sorumluluk anne ve babalara düşmektedir. Evde cinsiyet eşitliğini teşvik ederek, kız çocuklarının her açıdan güçlenmesine destek olmalıyız. Onların temel haklarını tanımalarını, eğitimlerini almayı, oyunlarını oynamayı ve düşüncelerini özgürce ifade etmeyi sağlamalıyız. Ayrımcılığı fark etmeli ve onu ortadan kaldırmak için mücadele etmeliyiz.
Dünya Kız Çocukları Günü aslında, cinsiyet eşitsizliği ve kız çocuklarının haklarına dikkat çekme günüdür. Bu farkındalığı artırmalı ve kız çocuklarının güçlenmesini desteklemeliyiz. İstanbul Sözleşmesi’nin yaşatılmasını savunarak, cinsiyet eşitliği mücadelemizi sürdürmeliyiz. Geleceğimizin kızlarına daha adil, eşitlikçi bir dünya bırakmak için bugünü bir adım olarak kullanmalıyız.
Dünya Kız Çocukları Günü, bize cinsiyet eşitsizliği ile mücadelede bir fırsat sunar. İstanbul Sözleşmesi’nin yaşatılmasını savunmak, cinsiyet eşitliği mücadelemizin bir parçasıdır. Geleceğimizin kızlarına daha adil, eşitlikçi bir dünya bırakmak için bugünü bir adım olarak kullanmalıyız. Sosyal bilimlerin perspektifi, bize toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile mücadelede daha etkili ve bilinçli bir yol çizmemize yardımcı olabilir.
Hüseyin ÇAY
SOSYAL BİLİMLER UZMANI
P4C FELSEFE EĞİTMENİ