Bu sabah Kepez sahilinde, o güzelim deniz kenarında yürürken, adımlarım beni 2000’ li yıllara geri götürdü. İlk kez uzun süreli olarak vatanımdan ayrılmıştım. Bir gün yurduma dönme kararı aldığımda kalbimde büyük bir heyecan duydum fakat döndükten sonra yaşadıklarım beni hayal kırıklığına uğrattı. Gördüm ki, beyinler uyuşmuş, sorgulama durmuş, umutlar sönmüş ve bu bilinçle gelecek kararmış. İnsanlar hırslanmış ve paraya daha çok değer vermeye başlamış. Tüketim gittikçe artmış ve üretimin yerini almış. Yokluk bilinci zengin ve fakir herkese yayılmış.
Nerede o, özlemle hatırladığım çocukluğumun geçtiği mahalleler ve içinde birliğin yaşandığı zamanlar? Nerede o, evlerinin kapılarını açık bırakan ve varını yoğunu birbiriyle paylaşan güzel insanlar? Nerede o, cumbalı pencerelerinden yarı beline kadar sarkarak birbirine gülümseyen ve birlikte kışlık yiyeceklerini hazırlayan komşular? Nerede kaldı o, sevgi-saygı ve paylaşım dolu dostluk, arkadaşlık ve kardeşlik?
Kaybetme korkusuyla kilit üstüne kilit vurduğumuz dairelerimizde yaşayarak, banka kasalarına kapattığımız ve biriktirdiklerimizle gurur duyarak, birbirimizin rakibi olarak ve kıyasıya yarışarak, dört duvar arasına kapanıp ayrılığın gittikçe arttığı, bir sistemin içinde olduğumuzun farkında mıyız, acaba?
Başımızı kuma gömmek, daha mı kolay geliyor? Yoksa duygusuz hale mi geldik. Acaba, sigara üstüne sigara içerek ve kadehlerde huzuru arayarak, kendimizden, olanlardan ve gerçeklerden mi kaçıyoruz? Cahilliğin ve yozlaşmanın ortasında olduğumuzdan, haberimiz mi yok? Hep birlikte kurguladığımız böyle bir yaşamın içinde, özümüzü mü kaybettik ? Acılardan kaçalım derken, zevk dediğimiz bağımlılıkların tuzağına mı düşüyoruz?
Hep bana derken, birbirimizin hakkına tecavüz ettiğimizi mi unutuyoruz? Ataların emanetlerini koruyamıyor, hazır bulduklarımızın değerlerini mi düşürüyoruz? Tarihimizi yok ediyor, yerine yeni diyerek kazançlarımıza kılıf mı uyduruyoruz?
Dostlar, sorularımla sizi düşündürerek kaybettiklerimizi geri kazanmaya adım atalım istiyorum. Hepimizin içinde bulunduğu durum gerçekten iç açıcı değil çünkü bu gidiş gelecek kuşaklara acı ve sorunlarla dolu bir vatan bırakacağımızı gösteriyor. Artık her şeyden sadece şikayet etmek yerine, her birimiz üzerimize düşen görevi üstlenelim. Doğaya saygımızı, doğal zenginliklerimizi iyi koruyarak ve onu temiz tutarak gösterelim. Sahip olduklarımızın değerini, daha fazla para için sıfırlamayalım. Koruyalım kültürel mirasları ve sorumlulukla gösterelim derin saygımızı. Bırakalım önyargıları ve birbirimizi yargılamayı. Önce kendi sorumluluğumuzu alalım ki, diğerleri de görsün ve sonra da başlasın değişmeye. Sahip çıkalım içinde yaşadığımız kentin caddelerine, sokaklarına ve mahallelerine. Günü birlik kazançları atıp, uzun vade planlarına geçelim. Sevelim ve değer verelim birbirimize. Birlik ve bütünlük içinde yaşayalım ki, ayrılık girmesin aramıza. Örnek olalım yeni kuşaklara ve onlar da model olsun gelecek nesillere.