Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Oluşum

Işık ilk başta gözümü

Işık ilk başta gözümü alarak açıldı. Sonra karşımda. Renkli küçük papatyaların rastgele serpilmiş olduğu benek benek açık Sarı bi gömleği var. basit yakalı, o an öylesine giyilmiş bi havası var gömleğinin. Hiç bir düzeltme emaresi yok yakalarında.  Ne çok dik ne de çok eğik bakıyor. Olduğu gibi Omuzları. Bir insan nasıl durursa öyle. Ben sadece omuz ile kol çizgilerinin başladığı koltuk altı hizasına kadar görüyorum ışıkta. Her şeyi düşünen, lakin hiç birini önemsemeyen bi bakış ifadesi var yüzünde. Yüzü ne yukarıda ne başı eğik. Dimdik bakıyor bana. Dik dik değil ama.  En eski ve en etkili maskesi bu ruhunu kaplayan, İçinde ben böyle iyiyim der gibi bir hissiyat veriyor bana. Gözlerine bakmaktan çekinerek saçlarına kaydırıyorum gözlerimi. Yeni yapılmış, cilalı gibi gözüküyor parlıyor, ama yeni bozulmuş. Bilerek bozulmuş. Karmaşayla düzenin aynı ahenkte raks mekanı orası. Kışın sabah ayazının üzerine sıcacık yağan kar Taneleri etraf. Saymaya başlıyorum her seferinde unutarak. Omuzlarını öpmüş saçları. O boyda. Kıskanıyorum o an saçları. Lakin bunun onunla alakası yok tabii. Kaşlarının kalınlığı ve gizemli güzelliği şaşırtıyor beni şimdiki zaman içinde. Kirpiklerini tam seçemiyorum ama hayal edebiliyorum. Uzun değiller. O kadar. Gözlerine inmeye cesaret ettiğimde ışık patlıyor birden. Gözlerinin parlaklığından mı yoksa siluetini karşımda fotoğrafa dönüştüren ışığın parlaklığından mı anlayamıyorum. Sessiz sakin huzurlu bi saman yolculuğuna çıkıyorum. Sadece parlayan ve parlasa da göremediğimiz yıldızların aralarından geçiyorum nefessiz uçarken. Öyle bi ahenk gözleri. Renksiz Venüs. Ve bana öyle bi bakışı var ki, Yıldızların arasından toprağa basıyor birden ayaklarım. Ciddi bi bakış, bi o kadar da alay eder gibi kendiyle. Bütün Kelimelerin gerçek anlamlarının yan anlamlarının mecazi anlamlarının hepsinin bir arada içi içine geçmiş olarak bulunduğu bi çölde o kelimenin anlamını aramakla geçiyor bütün zamanım. Her göz kırpmamda yerleri değişiyor bütün anlamlarımın. Günlük değişen çöl tepelerim gibi. Yüz hattının keskin galvaniz kokusuyla uyanıyorum sabah çölümde. Sessiz kelamların olduğu bir ova misali yüz hattı. Hiç bir şişkinlik yok. Yanaklarında bile. Ay kraterinin yok olmaya başlamış bi görüntüsü gibi dudaklarındaki çatlakları. Dudakları, yaşayan tüm canlıların en mutlu anları. Ölümün gerçeğini anlatacak kadar ayrıklar. Hafif is pembe. Kendi dudaklarım bu kadar parlamıyor diye düşünürken fark ediyorum ilkel doğallığını yeniden.

Arka planda rastgele çizilmiş siyah çizgilerin, beyaz zemin üzerinde anlamsızlığı anlatan ruhu var. Çok değil çizgiler. Tek tük de değiller ama. İnce çatlaklar gibi görünüyorlar beyaz zemin üzerinde. Boyanmamış. Kimisi döngülü kimisi dümdüz çizgilerin. Sanki bi örümcek ağından geçiyormuş gibi görünüyor. Gözlerimin basit algoritmasına bakıyorum şaşırarak. Çizgisel ve doğrusal sanılan zamanın hiç de öyle olmamış bir hali. geleceğimin bütün yıllarını geçirmek istediğim anıları getiriyor bana, kalbindeki bi iki çizgisi de gömleğinden geçiyor. Onu görmek, o hissiyatımı arttırıyor.

Okan Batur

 

Tüm Hakları Saklıdır. | Renowtech