Sosyal hayattan çekilerek eve kapatılmak istenen kadınların, inadına başarıları devam ediyor. Atatürk’ün kendilerine sunduğu imkanları kullanıp sonuna kadar dirençle devam ediyorlar.
Onlar, filenin sultanları denilen Atatürk’ün kızları, artistik buz pateni dünya şampiyonu Naz Arıcı ile yine dünya şampiyonu aerobik jimnastikçi Ayşe Begüm Onbaşı.
Cumhuriyetin kuruluşunun yüzüncü yılına damgalarını vuruyorlar. Kendilerini eleştiren, yok sayan cahil dincilere (gerçek dindarlar hariç) gereken cevabı tokat gibi veriyorlar. Kadınlara rağmen hiçbir şey yapılamayacağını, onların kafalarına vura vura anlatıyorlar.
Öte yandan okullar hala problem yumağı halinde. Okullarda sabun yok, öğrenci velilerinden asgari ücrete yakın kayıt ücreti isteniyor. Üstelik devlet okullarında.
Hal böyle iken Milli Eğitim Bakanlığı öğretmenlere beyaz önlük hediye etmekten söz ediyor. Varsa yoksa dış görünüş. İtibardan tasarruf edilemeyeceğini öğrenen Bakanlık, dış görünüşe takmış durumda. Acaba önlükle birileri zengin mi edilecek?
Çanakkaleli bir anne çocuklarının seçmeli dersleri için okula çağırıldığını anlattı. Okulda, önlerine üç tane seçmeli ders dayatıldığını, bunlardan birinin de din dersi olduğunu, çocuğunun ders programında zaten dine ilişkin dersler bulunduğunu, ikinci kez niye din dersini zorunlu seçmeli olarak çocuklarının alması gerektiğini anlamadıklarını söyledi. Anne, zorunlu seçmeli dersler için okula çağırılma nedenlerini, eşimle birbirimize sorduk diyordu.
Üniversitelerde ise öğrenciler mahkumlarınki gibi üç katlı ranzalarda kalıyorlar. Devlet yurdu son derece yetersiz, özel yurtlar pahalı, makul olanlar da tuzak niteliğindeki tarikat yurtları. Onlar da kendilerinin eğitim kurallarını kabul şartını dayatıyor.
Devlet yurtlarındaki öğrencilere sabah kahvaltısında sadece yağ ile ekmek, öğle yemeğinde makarna ile çorba veriliyor. Çanakkale Savaşlarındaki askerleri anımsatırcasına.
Eğitimimizin hal-i pür melali ne yazık ki böyle. İnadına başarı bu şartlarda olacak. Tabii dirençli olanlarla.