Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun adeta yapı taşı olan, Türk milletinin istediği zaman neler yapabileceğinin en büyük göstergesi olan, gurur kaynağımız 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı kutladık.
Çanakkale’de sabah resmi törenimizi gerçekleştirdik, sonrasında ise protokol ve vatandaşlar bir arada kordon boyunda geçit törenimizi yaptık. Komandolarımız her zaman olduğu gibi kordon boyunu adeta geçiş esnasında titrettiler, sarstılar. Dosta güven, düşmana korku saldılar.
Geçit töreninden sonra ise şehir adeta sessizliğe büründü.
Telefonlar akşama kadar susmadı. Tek soru vardı; “Etkinlikler bitti mi?” Fener alayı olacak mı sorusunu ise sokakta, caddede duymayan kalmamıştır. Ne yazık ki cevap ise hayır oldu.
İlçelerde ise bayram adeta coşkuyla kutlandı. Çan’da fener alayı düzenlendi. Sonrasında ise Çan halkı konserde bir araya geldi. Gökçeada’da fener alayı düzenlendi, sonrasında Gökçeada halkı konserde buluştu. Ayvacık’ta konser organize edildi. Eceabat’ta konser yapıldı.
Çanakkale’de ne oldu? Hiç!
Bin bir emekle, bin bir kahramanlıkla, kararlılıkla, Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde kurulan Modern, Laik, Çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin doğum günü ise 29 Ekim’de. Tam bir asır önce kurulan Cumhuriyet artık dile kolay tam 100 yaşında. 100 yıllık bir ülkeden, bir gelenekten, yaşanmışlıklardan ve kültürden söz ediyoruz. Dile kolay… Cumhuriyetin 100’üncü yılını ise coşkuyla, görkemli bir şekilde kutlayacağız diyoruz. Peki, merak ediyoruz, nasıl bir görkemden söz ediyoruz? İlgililer, yetkililer Cumhuriyet Bayramı için bir etkinlik programı paylaşabilirler mi?
Hali hazırda şehrin tek meydanı olan Cumhuriyet Meydanı, tam da 30 Ağustos Zafer Bayramı ve 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı öncesinde tadilata alındı. Mayıs’ta tadilat başlasaydı, şimdiye bitmiş ve 30 Ağustos’ta meydan coşkuyla açılmış Çanakkale için çifte bayram yaşanmış olacaktı. Olmadı! Düşünülmedi! Düşünülemedi!
Türkiye Cumhuriyeti’nin kahramanlıkla kazandığı Zafer Bayramı’nda neden fener alayı olmaz? Fener Alayı 30 Ağustos Zafer Bayramı’na yakışmaz mı?
Bir zamanlar konserler olurdu. Sıla ile Zafer Bayramı coşkusu yaşanırdı. Moğollar, Sezen Aksu gibi dev isimler, sanatçılar Çanakkale’ye gelerek sevilen şarkılarını söylerler ve bayramlar daha bir coşkulu, renkli ve katılımla geçerdi. Nerede o eski günler mi diyeceğiz? Durup, durup Çanakkale’de Yeşilçam filmlerini açıp, “Ah ne güzel yaşamışız mı” diyeceğiz.
Amaç bunu dedirtmek ise biz zaten sürekli olarak eskiden yola anahtarı üzerinde bırakılan araçların çalınmadığını, bozacıların sokaklarda gezdiğini, evlerin camları açıkken uyulduğunu, mahalle kültürü olduğunu, macuncuları, açık hava sinemalarını, yardımlaşma kültürünü, dayanışmayı dinleyip duruyoruz. Ancak hiçbirini göremiyoruz.
Resmi bayramlar bu ülkede bir armağan olarak vatandaşlara sunulmamıştır. Öyle 365 gün içerisinde haydi bir iki gün dinlenelim mantığı da taşımaz.
Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı, Zafer Bayramı, Cumhuriyet Bayramı… Her biri bir ulus için kazanım her biri bir mücadelenin sonucudur.
Sonuç olarak ilçelerde bayram kutlanıyor da neden merkez de bir hareket göremiyoruz?