Bugün kullandığımız teknolojinin bir anda yok olabileceğini ve bu gerçekleşirse nelere gebe olduğunu hiç düşündünüz mü? Günümüzde zamanın ruhuna bağlı olarak çoğu insan için farklı konularda düşünen, işleri yoluna koyan birileri var. Çoğunluk önüne geleni tüketmeyi alışkanlık haline getirdiğinden daha alt ölçekli gündelik sorunlara kafa yormayı seviyor. Geriye kalan büyük problemler nasılsa bir şekilde hallediliyor(dur?). Yaratılan teknolojik konfor alanında hasta olunca ilaç, acıkınca yemek, sıkılınca eğlence ve her an dünyaya bağlı olan bir sosyal ağ var. Bu vakumun içinde kalan bireylerin hayata kendi mikro pencerelerinden bakmasını ve “acaba bir güneş patlaması olursa ne olur” gibi düşüncelerde gark olmamasını anlamak gerekli. Burada bir sorun yok ki zaten bu tip sorunlar kitlelerin kapasitesini aşıyor… Ancak bir Netflix filminden değil NASA’nın açıklamasından anlaşılan o ki 2025’e kadar güneşteki patlamalara bağlı olarak güçlü jeomanyetik fırtınaların gerçekleşmesi olası. Popüler kültürümüzdeki filmlere bakılırsa NASA bu tip konulara bir şekilde çözüm üretiyor. Ancak hemen rahatlamayın ve kısa bir anlığına reel hayatta böyle bir durum meydana gelirse oluşacak zincirleme reaksiyonları bir düşünün.
Tüm dünya birbirine bağlı; iletişim hayatın tam ortasında ve bütün gündelik pratiklerde yer etmiş durumda. Gezegene etki edecek bir manyetik fırtına tüm elektronik aletleri kızarttığına yani dijital iletişim ve elektrik gittiğinde küresel anlamda bütünleşik olan ekonomiyi, ulaşımı, tedarik zincirini, eğlenceyi, sağlık sistemini, bankacılığı, elinizdeki telefonu ve diğer çoğu şeyi anlamsız hale getiren bir ortam oluşacaktır. Kısacası sizin adınıza zaten halledilegelen bazı problemler birden kucağınıza oturacaktır.
Akışta olan ve tüm sistemi kurgulayan “Yottabayt”larca veri birden sıfıra indiğinde oluşabilecek kaousu hayal edin. Akıllara içerik olarak farklı olsa da “Knowing” filminin sonunda Beethoven’ın 7. Senfonisi eşliğinde sunulan kargaşa geliyor. Biliyoruz ki kitleler anlık duygularla hareket eder. Büyük bir şehirde yaşıyorsanız kolay gelsin. Görece analog bir yerdeyseniz işiniz daha kolay. Modernizm teknoloji ile kaynaştığında mükemmel ancak böyle bir anda hayatta kalma içgüdüsüyle bezenecek insanın gerçek doğasını görmek daha muhtemel… Peki ne yapalım?
Koltuğunda oturup bu yazıyı okuyan insanlar olarak güneşteki patlamalara çözüm üretmemiz pek ihtimal dahilinde görünmüyor. Ancak yine en azından konu üzerine düşünmek iyi bir başlangıç olabilir. Lewis Dartnell’in “Uygarlığı Yeniden Nasıl Kurarız?” kitabı güzel ipuçları veriyor. Medeniyetin pamuk ipliğine bağlı olduğu durumlarda kendi önlemlerinizi önceden almazsanız kaos anlarında paniklemeniz gayet doğal. Bir takım süreçler üzerine düşünüp fazla paranoyaklaşmadan en azından düşünce ve davranış setlerinizi geliştirmek yumuşak geçiş yapmanıza olanak sağlayabilir. Böyle bir durum yaşanmazsa farklı bir konu üzerine kafa yorup kendi düşünce paletinize yeni bir renk eklemiş olursunuz. Buna ek olarak mevcut sistemin medyanın da desteğiyle simüle ettiği yaşamların dışında alternatif yollar üstüne düşünmek kendi Matrix’inizin dışını görmenizi sağlayabilir. Kendi tavşan deliğinizi bulmak o kadar zor değil.
Özgün Çağlar BerkitF