Bir şeyin tam içindeyken onu göremezdim farkındayım. Çok sıcaktı hava yaprakları yansıtan kaldırımın gölgesini arıyordum. Hiç gitmediğin bir ülkeyi özlemek gibi bir duyguydu bu. Aslında hiç görmediğin bir şeyi özlersen tanırsın kendini. Çünkü özlediğim ülke sıcak bir havada ağacın yapraklarının gölgesini yansıtan bir kaldırımdı. Hep sıcaklıkla karşılaştığımızda anlayamayız ne hissettiğimizi. Bir gölge ararız aslında yaprak bahanedir ama yaprak olmasaydı ihtiyacımız olan gölgeyi de bulamazdık. Eğer sıcaklığı hissetmeseydik kendimizi tanıyamazdık. Yorumlamazdık mesela bilmediğimiz yollarda yürümesek, dinlenemezdik yorulmazsak. Dinleyemezdik içimizden gelen sesi her sesi duymaya kalksak. Dinlenmek içindi aslında o ihtiyacımız olan gölge, sıcaklığı tatmadan anlamsızdır gölge için yaprak.
‘Ben Severim’
Bazen umudunu kaybettiğin anda aydınlatıyor gülüşü yolunu. Yolunuz bir oluyor sonra, öyle ki el ele yürüyemez oluyorsunuz. Hani sevmek zor değildir de sevmeleri yaşayabilmek zorlar işte kalbi. Seni hesaplar yapmadan sevdim ben, hesaplar yaparak da yaşayamam zaten. Düşünmem mesela nerede, kiminle diye, sadece merak ederim. Beklerim sessizce, çığlıklarımı geceye saklar sana yine gülerim. Ben seni güzel severim mesela, hani kaldıramazsın bazen! Bilirsin ki bu kadın senin, aitlik duygusunu benimsersin, bilirsin, “Gitmez.” dersin. Sen gidersin, ardında kalanı görmezsin. İstersen git. Ben gitme ihtimalini bile hesaplamadan sevdim. Yani demem o ki, sen gidecek olsan da, hatta ardında sende kalan bir ben bıraksan da seni en güzel ben severim!