Savaşçının artık yorulup dizlerinin üstüne çöktüğü, boynunu eğdiği bu an. Yenilgiyi kabullenip beyaz bayrak diktiği bir an, bu an. Umut hep var. Çok şükür… Bir sorunu aştığını düşünüyorsun ancak gün geliysor o sorun daha güçlü bir şekilde tekrar filizleniyor. Çünkü aştığımızı sandığımız şeylerin sadece üstünü örtüyoruz. Sonra bir gün geliyor, uygun şartlar oluşunca bir şarkı, bir resim, bir kelime o sorunlar tekrar diriliyor. Peki, ne yapmalı? Nasıl bu sorunları aşmalı? Sorunlar ne zaman bitmeli? Ve daha onlarca soru… Çünkü en büyük sorun, ‘soru’nun kendisi; soru sormak, sebep aramak, bir anlamı köstek olan aklı kullanmak. Sorun, sormak! Kabullenmemek ve baş eğmemek. Çoğu anlamaz bu dediğimi. Aklımızı bir kenara mı bırakalım? diye bana çıkışır. Böyle düşünenler bırakmasın. Sen sorunların ile uğraş kardeşim. Gayret et. Ancak biraz olsun ne dediğimi anlıyorsan, artık aklına güvenmeyi bırak derim.