Gençliğin 20 Yıllık Buhranı ve Büyük Patlama

14 Mayıs seçimlerinde yaklaşık 7 milyon genç ilk kez oy kullanacak.

Bunu gören adaylar çeşitli şirinlikler yapsa da çoğu eğreti bir görüntü veriyor.

Oysa gençler açısından durum TikTok videolarından ve kalpli el işaretlerinden daha vahim.

20 yıl sonunda özgürlük alanları giderek daraltılmış, internete erişimi kısıtlanmış, bir mesaj atarsam hapse girer miyim, noktasına gelmiş bir buhrandan söz ediyoruz.

70 yaşındaki liderlerin gençlere poz kestiği bu orta oyununda pedagojiden, gerçekte gençlerin ne istediğinden ve bu buhranın yarattığı sonuçlardan kimsenin haberi yok.

Seçim dönemi geçtiğinde gençlerin sesi Meclis grup toplantılarındaki belagatin altında duyulmayacak.

Oysa ağır dini baskı altında, sosyalleşme alanları kısıtlanmış, konserleri iptal edilmiş, hatta internet erişim engellerini VPN’lerle aşmaya çalışan gençlerin bambaşka bir dünyaları var.

Bu ağır iklim uyuşturucu kullanım yaşını ortaokullara kadar düşürmüş durumda.

Çoğu okulun adına İmam Hatip eklense de dini muhafazakarlık genç dimağları boğuyor.

Sonuçta ne o ne bu halinde, hibrit, tepkisel ve bunu aykırılıklarıyla göstermeye çalışan bir nesil ortaya çıktı.

Türkiye’de 40 yaş altı nüfusun 35 milyona dayandığı bir ortamda dedesi yaşındaki insanların, 19. Yüzyıldan kalma argümanlarla onları bir kalıba koyma çabasına karşı büyük bir isyan birikti.

Sonuçta 20 yıl boyunca din eksenli bir yönetim şekli felaketleriyle birlikte yıkılıyor ve bu artık görünür bir hale geldi.

Değişim bekleyen bu genç kesim, 14 Mayıs’ta istediğini alamazsa çok daha büyük ve etkileri uzun süre devam edecek bir patlama yaşanabilir.

Bu patlama Gezi olaylarından çok daha büyük etkiler yaratabilir. Bunu göz ardı etmeyelim.