Duygusuzluk isteksizliğin en büyük nedenidir. İstek duygudur ve hissetmeyen isteyemez. Duygular vücuttan gelip geçen hormonlardan ibaret değildir. Bir kalbi kuşatan duygu ne ise, kalp odur. Ya sevgidir, ya da nefrettir. Arzularınız büyük bit ağaç gibi dal budak salıncaya ve hücrelerinize işleyinceye kadar onları geliştirmelisiniz. Hedeflerinizden birini bir gün unutursanız, onu yıllardır hatırlayarak biriktirdiğiniz enerjiyi tüketirsiniz. Sürekli başarmak sürekli istemeye bağlıdır. Coşku o zaman ruhunuzu kuşatacak; o zaman içinden geçtiğiniz mağaralar, çukurlar, soğuklar ve gürültüler dikkatinizi hedefinizden koparamayacaktır.
Dikkat etmiş olmalısınız: Duygularınız harekete geçtiğinde aşklarınızı diriltiyorsunuz. Duygulanmak hedef büyütmektir; yaşadığının farkına varmaktır. Yani Duygulanmak yaşamaktır diyebiliriz.
Hayatınızda duygu yeteneğinizi körelten faktörlerin arzu yeteneğinizi dolayısıyla hedefinize adanabilme becerinizi yok ettiğini bilmelisiniz. Odaklandığınız olumsuzluklar, tembellikler, aşırı uyku, aşırı yemek, televizyon, monotonluklar, bencillikler duygu damarlarınızı birer birer keserler, duygusuzluk duvarını parçaladığınızda özgürlük meydanına açılacaksınız.