Anılar özünde geçmiş olaylarla ilişkin kişisel deneyimimizin zihinsel kayıtlarıdır. Bir anı duyularla başlar çünkü biz dünyayı duyularımızla algılıyoruz. Çevremizde ve hayatımızda yaşananları deneyimlerken beynimiz hangi bilgileri depolayacağına karar veriyor çünkü hepsini hatırlıyor olsaydık hiçbir şey yapamazdık. O yüzden beyin seçiyor. Bu önemli, bu değil diyor. Önemli olarak seçtiği bilgiler anılarımızı oluşturuyor. Anılarımız beyinde hipokampüs tarafından işleniyor ve serebral korteksin farklı yerlerinde depolanıyor. Beyin bir de depoladığı bu anının ne kadar önemli olduğuna da karar veriyor. Kısa bir süre içinde tekrar kullanmamız gerekeceğine inandığı bilgileri, anıları kısa süreli belleğe yerleştiriyor. Bu, on dakika sonra aramanız gereken birinin telefon numarası olabilir. Burada depo alanı kısıtlı. Uzmanlara göre kısa süreli belleğimiz en fazla yedi bilgiyi 30 saniye boyunca tutabiliyormuş. O yüzden sürekli kendimize tekrar ederek bu süreyi uzatmaya çalışıyormuşuz. Örneğin bir telefon numarasını hatırlamaya çalışırken onu tekrarlamak gibi. En önemli bilgiler zamanla kısa süreli bellekten uzun süreli belleğe geçiyor. Burada hangi bilginin geçeceğini belirlerken beyin daha sık tekrar edilenleri tercih ediyormuş.
Beynin işleyişi, hafızaya neyi alıp neyi almadığı, anıları nasıl oluşturduğu, onları nasıl geri çağırdığıyla ilgili daha bilmediğim çok şey olduğunu düşünüyorum ama buradaki bilgilere baktığımda görüyorum ki duyular önemli, şaşırtma önemli, tekrar önemli, duygular önemli ve bir sonuca varması önemli.
Belki de o yüzden bir düştüğümüz zamanı unutmuyoruz, ya da beklenmedik bir şefkat gördüğümüz bir anı, kokular o yüzden birçok görseli canlandırabiliyor ya da bir müzik parçası bizi duygulandırıyor da başkasında aynı etkiyi yaratmıyor. İnandığımız şeyleri tekrar ediyoruz, belli davranışları tekrar ediyoruz ve onlar anılarımızda bazen tek bir an olarak hatırlanıyor. Sanırım bir sonuca varması önemli olduğundan da belki bunları bir hikâyeye yerleştirip öyle saklıyoruz zihnimizde.