Binlerce yıl avcı toplayıcı olarak yaşayan insan grupları göçebe bir yaşam tarzıbenimsemiştir. Bu dönemde sadece taştan ve kemikten yapılmış primitif teknolojilerigeliştirebilmiş ve doğa karşısındaki acizliğini bu teknolojilere bağlı olarak törpülemiştir.Sürekli av peşinde olma durumu ve yetersiz yiyecek nedeniyle topluluk popülasyonu belirlibir sayıyı geçememiştir. Harari’ye göre “Grup çok büyüdüğünde sosyal denge bozuluyor ve gurupdağılıyordu. Bereketli bir vadi 500 arkaik Sapiens’i besleyebilse bile bu kadar çokyabancının bir arada yaşaması mümkün değildi.” Ancak tarım devrimiylebirlikte ortadan kalkan yiyecek bulma endişesi daha büyük grupların beslenmesine olanaksağlamış ve ana akım kabule göre tarım arazileri çevresinde yerleşik hayata geçilmesine sebep olmuştur.
Üretimle ortaya çıkan bu devrim evcilleştirilen besi hayvanlarıyla birlikte beynin kalori ihtiyacını kolayca karşılamış ve zeka gelişiminin önünü açmıştır. İlerleyen süreçte şehirler, devletler ortaya çıkmış farklı ihtiyaçlara binaen tekerlekten yazıya, pusuladan kağıda, mikroskoptan matbaaya kadar uzanan geniş yelpazede teknolojik buluşlar yapılmıştır. Binlerce yıla yayılan bu birikimler kas kuvvetinden mekanik kuvvete yani birinci sanayi devrimine sebep olacak bir takım gelişmeleri tetiklemiştir. İlk etapta insanın hayatta kalma dürtüsüyle gelişen teknoloji, farklı ihtiyaçlar nedeniyle çeşitlenmiş ve üretimde meydana getirdiği devrim niteliğindeki yeniliklerle toplumsal yaşamı derinden etkiler hale gelmiştir.
İçinde bulunduğumuz günlerde hem toplumsal hem de bireysel yaşam dijital teknolojinin etki alanında sürmektedir. Bereketli bir vadi için 500 arkaik Sapiens sınırının yerini -çoğu yabancı- 5000 Facebook arkadaş sınırı almıştır. Sosyal dengenin bozulmaması için her an ulaşılabilir olmak her mecrada bulunmak önemlidir. 1984 yılında Apple Machintosh (Orwell’in kitabına atıf yapar) kişisel bilgisayarlarla tüm tahakkümleri yıkarak yeni bir çağı başlattığını müjdeleyen enteresan reklamını yayınlamıştır. İşte o reklamda ekrana bakan solmuş insanlar; bu zamanda dijital sosyal ağlarla bezenmiş, her an bağlı, ulaşılabilir, gizemini kaybetmiş ve aynılaşmış bireyler olarak yaşama devam etmektedir. Mikro ölçekte farklılaşmaya çalışılsa da makro ölçekte herkesi tek tipleştiren sistem yerelden genele liyakatsiz ve negatif anlamda metamorfozunu tamamlamış otorite olduğunu zannedenler tarafından korunmaktadır. Çünkü bu bereketli vadi onlar için kaybedilirse kendi küçük yönetim alanları da yok olacaktır. Diğer bir anlamda teknolojinin bu denli gelişmesi dahi insanı arkaik köklerinden tam anlamıyla koparamamıştır. Önümüzde uzanan yeni dönemde yerelde ve tüm dünyada liyakatsiz insana yer olmasa da, sistem kendi gereksizler sınıfını üretene kadar tutulan köşe başları bir süre daha işgal altında kalacaktır. Bu nedenledir ki pusulanın icadından yaklaşık 1000 yıl sonra bile insan hala yönünü bulmakta zorlanmaktadır.
Özgün Çağlar Berkit