Can

Zaman çok hızlı. Kolektifte gerçekleşenler zaman algımızı değiştirmeye başladı. Nerede yaşadığımız bu bakış açımızı değiştirse de, gerçekleşen her olay yeni bir ben yaratıyor. Hepimiz farklı kendini anlama eşikleri yaşıyoruz. Aile fertlerimiz, atalarımızın tercihleri, bir olmaya seçerek yaşadıklarımız çok karmaşık bir sistem var ve hepsi birbirine bağlı. Deneyimlerimle söyleyebilirim biz yerkürenin gücüyle bir olan bir enerjiye sahibiz. Onun varlığını koruyabilmek de aslında bizim görevimiz. Kök çakra diye tanımlıyor öğretiler. Bizi hayata bağlayan ilk enerji merkezimizdir. Eski ritüel alanlarında da kök çakra ve varoluşun döngüsü simgelenmiştir. İnsanoğlu fiziksel bedeni bu dünyaya aittir.  Bu anlamlı varoluşun tamamlanabilmesi içinse bedenin içinde bulunduğu ruhun da besleniyor olması gerekir. Bunu bu dünyada var olanlar ile tanımlayamazsınız. Ruh ancak süptil olan ile birleştiğinde tamamlanmış hissedebilir. Var olan her şeyin bütünü olanın bir parçası içinizdedir. Siz böylece ana kaynağa bağlanmadan da kendinizi gerçekleştirebilme ve iyileştirebilme gücüne sahip olursunuz. Ruh her canlıda var olandır. Can ise insanoğlunda bulunan bir mucizedir. İnançlar, felsefeler ve öğretiler değerlidir. Hepsi bir fikir üzerine geliştirilmiştir. Bilim teorilerden ibarettir. Milyonlarca fikir ve temellere dayalı kanıtlar demektir. Öğretiler ise temellere dayalı deneyimlerdir. Ancak ikisi bir olduğunda bir tamdır. İşte bunu görebilecek olansa içimizde var olan candır. İnsan can ile iradeyi kullanır, can ile nefsinin sınırlarına varır.

İnsan kalbini saflaştırıp arındırdıkça bu denklemin içinde nerede var olduğunu bulur. Yargılamadan herkesin kendi yolunda olduğunu bilerek adımlar atabildiğinde ise işi sadece kendiyle olur.