Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Gösteri Toplumu

Etkileri yıllarca sürecek akıl

Etkileri yıllarca sürecek akıl almaz bir felaket yaşadık. Yaşamını yitirenlere rahmet, yakınlarına sabır diliyorum…

Bu yazı onca karanlığa rağmen bir ışık olabilmek adına sessizce mücadele edenlere, içinde bulunduğumuz elem ve tüm bu onurlu insanlara rağmen “gösteriyi” elden bırakmayanlara tarifsiz bir itki ile yazılmıştır.

“Düşüncesini yitiren bir şey gölgesini yitirmiş adama benzer; kendini kaybettiği bir çılgınlığın içine düşer” diyor Baudrillard Kötülüğün Şeffaflığı kitabında. Kötülük eskiden biraz gizliydi belki ancak artık güneş gibi parlıyor; önümüze baktığımızda ışınlarını göremiyoruz, orada olduğunu biliyoruz ama yine de tarif edemiyoruz. Toplumun bir kısmı saygı duyulmayacak bir çılgınlığa doğru sürükleniyor. İnsanlar yardım etmek istiyor bunda bir problem yok. Teknoloji ve sosyal medyanın gücü birçok can kurtardı. Bu da tamam… Ancak tam burada iyi ile kötü arasında bir ayrışma başlıyor. İşin içine biyolojik ve siyasi dopamin sağlayan “etkileşim” sözcüğü giriveriyor. Böylece etik, ahlak, iyilik ve dayanışma bazıları için birden gösteriye dönüşüyor. Bauman ve Donskis Ahlaki Körlük kitabında “Ya Bilgi Teknolojileri dünyasının aktif bir parçası olursunuz ya da artık var olmayı bırakırsınız. (…) Çevrimiçi olabilirsiniz, dolayısıyla çevrimiçi olmak zorundasınız. Çevrimdışıysanız, gerçekliğe dahil olmayı bırakıyorsunuzdur. Bu kadar basit” der ve devam eder “Klasik siyaset her zaman özel sorunları kamusal meselelere dönüştürme gücünün yanı sıra kamusal sorunları özümseyip bunları özel, hatta varoluşsal meselelere dönüştürme gücüyle ilişkilenmiştir. Bugün politik mekanizmalar bozulmuştur. Postmodern siyasi yaşamımız içinde, kamusal sorunlar olarak gördüğümüz şeyler genelde kamusal şahsiyetlerin özel sorunlarıdır.”

Maalesef ve üzülerek; var olma savaşı verilen doğal bir afet sonucu yapmaya çalıştığınız yardımları göze sokmak; kamusal sorunlara merhem olmaktan oldukça uzak bir amaca hizmet ediyor sizler için. Yapılan yardımlar işe yaramıyor demiyorum; diliyorum hepsi yerine ulaşsın. Sadece bazı kişiler yardımlarını ya yozlaşmış duygularla yapıyor ya da “bunu yapmışken kendimi de parlatayım PR’ımı yapayım” düşüncesiyle… (Burada marka kavramına değinmem gerekiyor çünkü hal böyle olunca hepimize bir şey satılmaya çalışılıyor.) Bu durum marka iletişimi açısından da oldukça hatalı… Günümüzde kişiler de birer markadır. Kendi mecralarında iletişim kurarlar ve iletişim her şeyi kapsar. Meslek ayırmaz. Herkes bir şekilde iletişim kurar ve bunu yaparken izlediği yol insanların kişiliği hakkında oldukça derin bilgiler verir. Buna bağlı olarak persona da önemlidir insanların farklı durumlara adapte olmasını devam etmesini sağlar. Ancak kamusal alan ve özel alan personaları arasında çatışma varsa bu kendini belirli çatlaklardan gösterir. Tüm bunları ve daha derinlerini bilmeden veya düşünmeden tüm hayatınızı toplum önünde geçirmeyi yani Bauman ve Donskis’in deyimiyle çevrimiçi olmayı kabul ediyorsanız ya gerçekten iyi biri olmalısınız ya da derinlerde yatan umursamaz kötülüğü gizlemenin yollarını aramalısınız.

Guy Debord bu yazıya ismini veren Gösteri Toplumu isimli kitabında “Gerçek dünyanın basit imajlara dönüştüğü yerde, basit imajlar gerçek varlıklar ve hipnotik bir davranışın etkili motivasyonları haline gelir” der. Gerçekliğin etkileşim tabanlı çevrimiçi bir simülasyona dönüştüğü günümüzde zaten emarelerini çok yoğun gördüğümüz çürüme, afet sonrasında “bu kadarda olmaz” diyeceğimiz anlara kadar sirayet etti. Altında bir çıkar olmadan gerçek iyilik, dayanışma var mı? Bunu bilebilir miyiz?  Simüle edilen şey nedir? “-mış gibi yapmak ya da gizlemek gerçeklik ilkesine bir zarar veremez, yani bunlarla gerçeklik arasında her zaman bir fark vardır. Oysa simülasyon bu “gerçek” ile “sahte” ve “gerçek” ile “düşsel” arasındaki farkı yok etmeye çalışmaktadır” der Baudrillard Simülakrlar ve Simülasyon kitabında. Burada belki de sistemde bir açık yaratan iç çatışma; söz konusu kişilerin yardımlarının samimiliğini flaşlarıyla, fotoğraflarıyla, öne çıkma arzularıyla belli ediyor içinden geçtiğimiz dönemde. Enkazdan 10 gün sonra çıkmış ambulansa yetişmesi ya da ilk yardım yapılması gereken yaralı küçük bir çocuğun masum yüzüne parlak ışık tutup bir battaniyeye bile sarmadan kucağında canlı yayın yapmak işte bu etkileşim deliliği, gerçekliği çevrimiçi yaratma çabası ve çürümüşlüğün son raddesidir. Bireyselden kamusala her alanda bir gösteriye dönen bu varoluşun kendisi umuyorum bir simülasyondur. Bu kadar bayağı gerçekliğe maruz kalmak sanırım hepimize ağır geliyor.

Şovsuz yardım eli uzatanlara, gösteri yapmadan iyilik yapanlara, karanlıkta ışık olanlara teşekkürler. Afetten etkilenen ve yakınlarını kaybedenlere tekrar sabır diliyorum. Onların yaşadıkları yanında ne yazsak, ne desek boş…

Özgün Çağlar Berkit

 

Tüm Hakları Saklıdır. | Renowtech