Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Kırılma sadece Fayda değil

1999 depreminde, İstanbul’daydım. Öyle

1999 depreminde, İstanbul’daydım. Öyle uzaktan görüldüğü gibi televizyonlara yansıdığı gibi ahkam kesmeye, ders vermeye, üst perdeden konuşmaya gelmez. Yaşayan bilir tabirinin hayatta kullanılabileceği en doğru yerdir deprem acısı. Şiddetli bir gürültü. Uyurken irkilme hissi. Yaşarken, yaşanabilecek en şiddetli korkulardan birisidir. Önce can korkusu olarak kendisini gösterir, sonrasında ise evde kendin dışında kim varsa onların can korkusu, nihayetinde ise sevdiklerinin can korkusu ile adeta yüreğinde kırılma hissedersin.

Depremde sadece fayda kırılma olmaz, toplum da eğer kenetlenmemişse, kırılma toplumda da olur. Eski milletvekili, İBB Başkanına hakaret ediyor. Sosyal medyada aynı noktada kurtarma faaliyeti devam ediyor diye bir haber, ardından aynı noktada ekip yok diye diğer haber.

Yardımları AHBAP’ta toplayalım diyenler… Öte yanda AFAD’dan başkasına güvenmem diyenler. Yardım tırlarındaki afişlerin üzerine başka afiş asanlar… Siyasi tehditler… Hakaretler… Ortadan ikiye ayrılan asfalt yollar. Pisti kırılan havaalanı. Yıkılan hastane. Yıkılan mahalleler, şehirler…

Tarifi olmayan, tasvir edilemeyen, betimlenemeyen devasa bir acı. Çok sayıda yurttaş var, yardım faaliyeti için elini taşın altına koyan. Bir o kadar da evinde yardımları hazırlayıp, gönderen ve günlerdir uyku uyuyamayan. Kendini paralıyor insanlar. Bir işe yarayayım. Bir işin ucundan tutayım diye insanlar vicdan muhasebesi yaşıyorlar.

Diğer yanda ise yağma konusu.

İlaç ihtiyacı olanı, ekmek ihtiyacı olanı, süt ihtiyacı olanı, hayatta kalma dürtüsü ile hareket edeni değil de çamaşır makinesi sırtlayanı ne yapacağız. Öyle bir görüntü ki sırtına almış LCD televizyonu, yüklenmiş, kendisine çeken kameralara bakıp, yoluna devam edenler var.

Yardımın yarışı olur mu?

Kameralara yansıyan bir görüntüde, enkazdan çıkarılan ve yaşarken aslında ölümle burun buruna gelen yurttaşın başında, önce biz geldik, sonra siz geldiniz diyalogları geçiyor. Enkazdan çıkan vatandaşın başında siz çekilin, biz gelelim, biz önce bulduk, biz varken, siz yoktunuz diyalogları geçiyor. Sizin ekibiniz, bizim ekibimiz, onların ekibi, şunların ekibi… Bırakamıyoruz, uzaklaşamıyoruz toplumsak kırılmadan.

Bir gece ansızın gelebiliriz diye mesaj yolladığımız Yunanistan, bir gece koşa koşa ülkemizde geldi. Arama-kurtarma ekipleri tulumları ile molozların arasına girdiler. Can kurtardılar. Sanki Yunanistan’da arama faaliyetine katılmışlar gibi canla, başla bir canı bize kavuşturdular. Sarıldılar, birbirlerini kutladılar. Ertesi günü devlet televizyonu “Ben seni sevdiğimi dünyalara bildirdim” diyerek yayına girdi. Duvarlara “Hepimiz Türk’üz” yazıldı Yunanistan’da.”

Kahroluyoruz. Sadece kırılan fay değil, yüreğimiz kırıldı. Kalbimiz kırıldı.

Bölgeye giden yardımlar yollara saçıldı. Yardım tırlarına saldırıldı. Tırların içerisi boşaldı. Konuşulacak çok konu var. Tartışılacak çok konu var. Korkuyoruz. Depremden, kurtarılamamaktan, ulaşılamamaktan korkuyoruz.

Bir yandan da el ele, gönül gönüle yardımları ulaştırabilmek için mücadele ediyoruz.

Kahramanmaraş’ta bir vatandaşın dediği gibi pandemide vatandaş para toplar, el ele verir, birlik olur. Depremde vatandaş el ele verir, birlik olur. Birlikte mücadele ederiz. Zorlukların üstesinden birlikte geliriz. Biz seçenler olarak birlikte mücadele ederiz de atanmışlar, seçilmişler o zaman niye varlar dedi.

Fay kırıldı mı geri dönüşü yok! Ya toplum kırıldı mı ne yapacağız!

 

 

Tüm Hakları Saklıdır. | Renowtech