İÇDAŞ, Çanakkale Biga’daki tesislerine bugüne kadar 5 milyar doların üzerinde yatırım yaptı. Peki 5 binin üzerinde kişiye istihdam sağlayan tesiste çalışanların kaçı Çanakkaleli?
Bu soruyu Tekirdağ, Kocaeli, Denizli, Bursa gibi sanayi kentlerimiz için de sorabiliriz. Bunca işsizliğe rağmen teknik eleman konusundaki ihtiyacı karşılayacak bir mesleki eğitim planlamasına sahip değiliz.
Bu yüzden şehirlerimiz yoğun göç alıyor, sosyo-kültürel yapımız darmadağın oluyor ve trafikten eğitime kadar tüm altyapımız çöküyor. Arz talep dengesi bozuluyor, kiralar artıyor, çarpık kentleşme ve çevre kirliliği sağlığımızı tehdit ediyor.
Daha basit bir şekilde konuya açıklık getirelim. Kombiniz arıza verdi yahut sıhhi tesisatınız bozuldu. Eğer şehir merkezinde yaşıyorsanız, hele büyükşehirdeyseniz usta bulmakta zorlanıyorsunuz.
Çünkü siz tüm okullarınızı imam hatip yaparsanız;
Millî Eğitim Temel Kanunu’nda yazılı olan eğitimin bireyleri hayata hazırlama, iş ve meslek kazandırma ilkesi işlevini yitirip sınava hazırlamaya indirgenirse;
Her ile bir apartman üniversitesi açıp milyonlarca mezun verirseniz, onlar da ancak ‘üç harfli’ marketlere kasiyer olur!
Aralık başında İstanbul’da “Geleceğe Hazır Bir Mesleki Eğitim ve Öğretim Sistemi İnşa Etmek: Türkiye’de Mesleki Eğitim ve Öğretim Reformlarının Deneyimlerini Öğrenmek” başlıklı bir konferans düzenlendi.
MEB ve OECD işbirliği ile yapılan toplantıda bol bol reformların mesleki eğitimi nasıl ‘uçurduğu’ anlatıldı, Sayın Cumhurbaşkanımızın ‘tensipleri’ hatırlatıldı.
2021’de 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu’nda yapılan değişikliklerle 4 gün işyerinde çalıştırılıp bir gün okula giden, örgün eğitimden uzaklaştırılmış ve çocukları piyasanın ucuz iş gücü haline gelmiş bir sisteme ne kadar ‘reform’ diyebiliriz, bir kez daha düşünmekte yarar var.
Üstelik Suriyeli sığınmacıların sigortasız, daha ucuz ve daha fazla saatler çalıştırıldığı bir sistemden söz ederken, buna reform demek nasıl mümkün olabilir?