Harf Devrimi’ne karşı “dedelerimizin mezar taşlarını okuyamaz olduk” diyenlere en güzel cevabı TÜİK arşivindeki bir belge veriyor:
TÜİK arşivinde yer alan “28 Teşrinievvel (Ekim) 1927 Umumi Nüfus Tahriri, Fasikül 3, Usuller Kanun ve Talimatnameler Neticelerin Tahlili” isimli belgede okur-yazar oranı %8.6.
Yani Osmanlı’dan kalan ve dedesinin mezar taşını zaten okuyamayan cahil bir toplum var.
Harf İnkılabını takip eden 7 yılda okuma yazma oranı %20.4 oldu. Bugün %98!
Cumhuriyet ilan edildiğinde, her zaman rahmet ve minnetle andığımız Atatürk tarafından eğitim alanında yapılan atılımlar şöyle sıralanabilir;
1921’de daha savaş devam ederken Eğitim Kurultayı yapıldı.
1924’te Eğitim ve öğretimi birleştirip, Medrese ve çağdaş eğitim şeklindeki ikilik ortadan kaldırılarak; 3 Mart 1924 Tevhid-i Tedrisat (Öğretim Birliği Yasası) kabul edildi.
1926 Maarif Teşkilatı Kanunu ile bugünkü Milli Eğitim Bakanlığı’nın yapısı oluşturuldu.
1928’de Yeni Türk Harfleri kabul edildi.
1929’da Millet Mektepleri açılarak, okuma-yazma seferberliği başlatıldı.
1932’de Halk Evleri açılarak halkın eğitilip kültürlenmesi sağlandı.
1936’da eğitmen kursları açılarak halkı eğitecek eğitimciler yetiştirilmesi için acil çözüm yoluna gidildi.
“Harf Devrimi ile bir gecede cahil bırakıldık” diyenler son yirmi yılda kesintisiz iktidarda. Sürekli değişen sınav sistemleri, Milli Eğitim Bakanları, 4+4+4, çalınan sorular, niteliksiz İmam Hatip Okulları, tarikat ve cemaatlere teslim edilmiş bir milyon öğrenci ile Türk Eğitim Sistemi çökmüş durumda.
OECD, her üç yılda bir 15 yaş grubundaki öğrencilerin bilgi ve becerilerinin değerlendirildiği “Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı” (PISA) isminde bir araştırma yayınlıyor.
Türkiye’den bu araştırma için 6 binin üzerinde öğrenci değerlendirmeye tabi tutuluyor.
Türkiye “okuma, matematik ve fen bilimi” alanlarının tamamında OECD ortalamasının altında. 37 ülke arasında 31. sırada.
Beğenmediğimiz Belarus ve savaştaki Ukrayna bile Türkiye’nin üzerinde.
Üstelik bu yeni de değil, 2003’ten beri Türkiye sürekli ortalamanın altında.
2014 yılında yapılan 19. Milli Eğitim Şurası’nda Osmanlıcanın liselerde zorunlu ders olması önerisi kabul edildi.
Tarihçi Prof Dr. İlber Ortaylı bu kararı, “İmam hatiplerin çoğunluğu Arapçayı nasıl öğretemiyorsa Osmanlıca dediğinizi de öğretemez. Yapılmak istenen Osmanlıca öğretmek değil, bir gösteridir” diye yorumladı (Milliyet, 14.12.2014).
Şimdi bu bilgileri alın ve doğruca mezarlığa koşun. Çocuklarınıza nasıl bir eğitim sisteminin reva görüldüğünü düşünün ve dedelerinizin ruhuna bir Fatiha okuyun lütfen.