Cumhuriyeti bir çocuk gibi düşünürsek bugünler 100. yaşının ilk günleri. Önümüzdeki yıllarda, bu zor kazanılmış Cumhuriyetin özgür bireyleri olarak elimizden geldiğince verimli olmaya adanmalıyız. Biz Türklerin kurduğu onlarca devleti ve binlerce yılı düşünürsek. Bir kalıcı devlet için yüz yıl çocukluk zamanı gibidir. Türkiye Cumhuriyeti büyüme adımlarını atmaktadır.
Nasıl verimli olabiliriz? Gençler ellerinden geldiğince okumayla, araştırmayla, çalışmayla yani kendisine ve çevresine daha verimli olarak. Yaşlılar gençlere bilgilerini sabırla aktararak, çalışabilecek olanlar, memleketi için tekrar çalışmaya başlayarak. İş yok bahanesine sığınmadan iş talep edilebilecek her alanı zorlayarak. Bu ülke bu kadar geriye gitmişse daha çok katedilecek yol ve iş var demektir. Eksik olduğumuz her alanda girişimcilerin yatırım yapması için iş gücü eksikliği yok. İş tecrübesi yok diye bahane üreten işverenler biraz yeni başlayanlara empati ile baksa, memlekete hizmet edecek değerli çalışanların yetişmesine de katkısı olur. Her iş zaman ister, emek ve sabır ister. Çalışmak isteyenlere bu sabrı göstermek memleket hizmeti gibidir. Tecrübeli insanlardan ise verimlilik istemek ve memleket için bunu yapmasını beklemekteyiz. İşi bilerek yavaşlatmaya, aksatmaya hiçbir Türk vatandaşının hakkı yok. Hangi iş yerinde olursa olsun, işleri şahsi amaçlarımız için yavaşlatarak ülkeyi o kadar verimsiz hale getirdik ki yüz yıl önceki çalışkan atalarımıza özenerek bakıyoruz. Hep beraber ürettiğimizden çok tüketerek bu zor şartlara geldik.
Onuncu yıl belgeseli “Türkiye’nin Kalbi Ankara” filmini izlediğimizde memleketin o günlerdeki yıkık halini ve yeni fabrikalar, barajlar ve devlet dairelerini yapmak için çalışan atalarımızı görebiliyoruz. Onlar bize kanlarıyla, alın terleriyle büyük bir vatan toprağını imar etmiş olarak teslim ettiler. O günlerde erkek nüfusu savaşta hayatlarını kaybettiği için kadınlar, yaşlılar ve çocuklar çalışmak zorundaydı. Bizlerde bu boş geçirilmiş 50-60 yılı unutup tekrar baştan Cumhuriyetin kuruluşunun ilk on yılındaki gibi çalışmak için istekli olmalıyız. Aklımızın başımıza gelmesi için atalarımızın yaşadığı düşman işgalini ve savaşı tekrar tecrübe etmek zorunda değiliz. Geçmişten ders almak için biraz araştırma yapmak yeterli. 110. Yılda yine gururla bakabileceğimiz bir ülkeye çalışarak kavuşabiliriz.