Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Mitler ve Varoluş

Birçok fikir var aklımda.

Birçok fikir var aklımda. Varoluş felsefesi, kuantum fikirleri, kadim öğretiler ve inançlar… En çok da bunları harmanlayarak bir yol bulmayı seviyorum. Bir yandan Atlantisliler, yok oluş yaşamış Mu kıtası ve o fikirle varoluş, bir yandan evrim teorisi. İnanışa göre Mu kıtasında yaşamış olan Atlantisliler, günümüze kadar gelmiş mitlere göre üstün bir ırk olarak yaratılmış. Adem ve Havva inanışlarının oradan olduğu ile ilgili düşünceler var. Yasak elma ve dünyada çok da istenmeyen bir insan fikrine dönüşümün ise, Annunakiler denen başka bir ırk ile birleşim sebebiyle olduğu fikri, çok da anlaşılır geliyor. Yani istenmeyen bir melez ırk. Bu melez ırk dünya deneyiminde yaşamaya devam ederken birçok sınamadan geçiyor. Az sayıda kalabilmiş Atlantislilerin ise Mısır’ı inşa ettiği ve burada daha üstün bir ırk fikri ile yaşadıkları fikri de bence her zaman tartışmaya açık.

İnançlarda anlatılan meşhur kadim ağaç, elma ve ona sarılı bir yılan. Eski dönemin en gizemli yanı her şeyin metaforlarla anlatılmış olması. Net olarak bu bu şekilde gerçekleşmiş denseydi, ulaşılan kolay ve net bilgi çok da dikkat çekici olmazdı. Benim fikrim elmanın bir tohum metaforu, yılanınsa bir gizemli bilgelik olduğu yönünde. Yani varoluş aslında toprağın gizemi ve tohuma sunduğu yaşam şansı ile birleşiyor ve insanı oluşturuyor. Nasıl başladığı ilgi çekici olduğu kadar anne karnı döngüsü de oldukça dikkat çekici. Yaşam demek bir varoluş seviyesinden başka bir varoluş seviyesine geçiş. Anne karnı aslen dünya alemini henüz tanımadığımız bir yaşam alanı. Embriyo haliyle başlayıp, bir suyun içinde günbegün büyüyerek ve değişerek yol alıyoruz. Dokuz ay süren bu varoluşu, doğum ile sonlandırıyoruz. Sonlandırıyoruz diyorum çünkü oradaki varoluş modeli bir başlangıca doğru sonlanıyor.  İlk nefesle yeniden başlamak için bir adım atıyoruz. Vee yeni bir döngü başlıyor. Büyüyor ve sadece fiziksel olarak değil mental olarak da değişiyor ve gelişiyoruz. Öğrenme bittiğinde ise bu bedenden ayrılıp yeni bir varoluşa doğru yol alıyoruz. Değişim ve dönüşüm başka formlarda devam ediyor. Tekrar gelinen bu döngüler aslında temelde bir olmaya duyulan çekim. Meditasyon yaparken, namaz kılarken ya da size iyi hissettiren frekansta sadece kendinize bakarken hissettiğiniz huzurun anlamı, o bütün olmaya doğru gidilen yolda varacağınız yerin vereceği hisle aynı. Yani orada kalmak ve her şeyden vazgeçecek kadar teslimiyet hissediyorsanız tamamdır. Bildiğiniz bir yerden geliyorsunuz ve oraya yeniden döneceksiniz. Dünya deneyiminin keyfini çıkartın. Bırakın bu bir öğrenme olsun.

 

Tüm Hakları Saklıdır. | Renowtech