Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Türkiye’ye Hoş Geldiniz – II. Ankara Şehriyle Ünlü Bir Soğuktur

II. Ankara Şehriyle Ünlü

II. Ankara Şehriyle Ünlü Bir Soğuktur

Türkiye’nin hep sıcak olduğuna dair yanılsamalarım, tedavim için Ankara’da birkaç hafta geçirmeden önce parçalanmıştı zaten. İstanbul’daki kar yüzünden iki defa uçağım ertelendiğinden bu ülkede de kış diye bir şey olduğunu biliyordum. Ancak Ankara bambaşka bir hikâyeydi. Çanak biçimi olduğu söylenen bu şehir, gerçekten de içi buz dolu bir çanaktı.

Ayağımdaki yara yüzünden tedavi görüyordum. Hastanedeki personel uzman ve ilgiliydi, her gidişimizde bana “İngiliz hasta” diye hitap ediyor, yaşamları iyileşmeme bağlıymış gibi üstüme titriyorlardı.

Eşimin annesinin evinde kalıyorduk. Kombinin sıcaklık ayarı her zaman tropik ısılardaydı, bu da insanın uykusunu getiriyordu. Hayatımda gördüğüm en kabarık yastıklarla dolu yumuşacık yatağa gömülüyordum, arkada siyah-beyaz bir filmin ışıkları yanıp sönüyordu. Mükemmel. “Yarın randevumuz erken,” dedi eşim. “Tamam,” diye cevapladım mutluluğumun arasında.

Ertesi sabah saat altıda evden çıktık. Dondurucu kar taneleriyle süslü göklere doğru kaldırdım başımı, hava -15 dereceydi. Gündüz vakti! “Ağlıyor musun sen?” “Hayır, soğuktan gözlerim sulandı.”

Akşam dönüşte eşimin annesine İngiltere’de genç kadınların kışları kısa elbiselerle sokağa çıktığına dair dehşet hikâyeleri anlattık. Kadıncağız ağza alınmayacak bir suçtan bahsediyormuşuz gibi inanmazlıkla titreyerek büzüldü. Ona göre soğuk, insanlığın baş düşmanıydı. Ankara’da yaşasam ben de öyle düşünürdüm herhalde. Hafta sonları sigara içmek için balkona çıkardım, bira bardağım daha balkondaki masaya koymama fırsat kalmadan donardı. Bu arada eşimin annesi de avını gözleyen bir şahin gibi beni gözler, yangından kurtarılan birine yardıma koşarmışçasına battaniye ve paltoyla yanıma koşardı.

Oradaki son günümüzde güneş yüzünü gösterdi. Alay eder gibi. Hava -2 gibi sıcacık seviyelere çıktı, çocuklar sokaklarda dans edip oynuyor, kafelerle barlar savaştan çıkılmış gibi dolup taşıyordu.

Evimize döndükten sonra, savaşın birkaç haftalığına yeniden patlak verdiğini duyduk, kar fırtınası ve soğuk insanları bir kez daha yere sermişti. Eşimin annesi bu uzaylı istilasını camdan seyrediyordu. Bir müddet sonraysa Ankara’nın artık gerçekten ısındığına dair bir şeyler geldi kulağıma. Bu türden iddiaları yalan haber olarak elimin tersiyle bir tarafa ittim. Ankara omurgamdan yukarı yürüyen buz gibi bir soğuktan ibarettir, işte o kadar!

 

Tüm Hakları Saklıdır. | Renowtech