Önce doktorlar için “Giderlerse gitsinler” cümlesi kuruldu ve çok sayıda doktor tası, tarağı topladı ve yurtdışına gitti. Çanakkale’de dahi yabancı dil kurslarında İngilizce ve bilhassa Almanca sınıflarını doktorlar doldurdu. Talep o kadar arttı ki ek sınıf açılmak zorunda kalındı.
Şimdilerde ise yıllardır Türkiye’de uygulanan üniversite değişim programı olan Erasmus programı ile ilgili haberler yapılıyor. Dünyanın farklı şehirlerine okumak için Türkiye’den giden gençlerin iltica ettikleri ve yurtdışına gittikten sonra dönmedikleri fark edildi. Özellikle ilk sırada ise yine Almanya geldi.
Festivallerin her gün iptalinin duyulması, gelir durumundaki adaletsizlik, hukuk sistemindeki aksaklıklar, alım gücünün düşmesi, gençken kurulan hayallerin bir türlü gerçekleşmemesi hatta gerçekleşme umudunun dahi sönmesi gençleri yurtdışına itmeye yetiyor.
Haberin dikkat çeken konusu da sadece Erasmus için yurtdışına giden öğrencilerin dönmedikleri değil, öğrencilerle birlikte giden öğretmenlerde dönmüyor.
Çanakkale’deki özel okullarda dahil, Türkiye’nin dört bir yanında özel okullarda eğitimciler asgari ücret ile çalışıyorlar. Geçtiğimiz gün öğretmenler, bu şartlarda geçinemiyoruz ve hakkımız olanı istiyoruz dediler karşılığında biber gazı buldular. Eğitim Fakültesi’nden mezun olduktan sonra bir türlü KPSS, Liyakatsiz Kadrolar, Sözlü Mülakatlar gibi engellemelerle baş edemeyen gençler polisliğe yöneldi.
Belki de eğitim fakültesi mezunu polisler, geçtiğimiz gün eğitim fakültesi mezunu öğretmenlere biber gazı sıktılar. Doktorlar, üniversite öğrencileri, öğretmenler, emekliler, EYT’liler hemen hemen her gün basın açıklamaları ile seslerini duyurmaya, birbirinden farklı platformlarda haykırmaya devam ediyorlar.
Bir diğer yanda ise uzun süredir iddialarını sıralayan, sonrasında iddialarını iddia olmaktan çıkaran ve belgeleri ile kamuoyuna açıklayan Sedat Peker var. Peker’in paylaşımlarında adı geçen isimlerin bulundukları makamlara böylesine bir sistemde asla gelemeyecek olan vatandaş ise eğitimini aldığı branşta çalışıp, asla gelemeyeceği makamlarda gerçekleşen olaylara ve rüşvet zincirlerine tanık oluyor. Twitter’da hemen hemen her gün bir olay hemen hemen her gün bir vaka. Her gün bambaşka konularda birbiri ardını izleyen manşetler. Huzur artık umuda dönüşürken, umut ise tam olarak aslanın neresinde?