…
Küçüğümüz gülüne dönene kadar çok gezegeni ziyaret etti. Her gezegen yeni biri demekti. Farklı bir bakış, farklı hayatlar… Ancak gittiği her gezegende aynı olan bir şey vardı: “Büyükler çok, ama çok acayip”ti. Her şeyi yönettiğini sanan bir kral tanıdı Küçük Prens. Küçük dağları kendisinin yarattığını düşünen kralın yapamadığı her şeyi mantığa büründürmekte üstüne yoktu. Birinin bu krala Kopernik Devriminin gerçekleştiğini, evrenin merkezinde onun olmadığını söylemesi gerekiyordu. Peki, kendini beğenmiş o adama ne demeliydi. Her şeyin en iyisi olduğuna kendisini o kadar inandırmıştı ki yapayalnız gezegeninde ona hayran olan milyonların olduğunu sanıyordu. Hatta çocuk, ziyaret ettiği gezegenlerin birinde içmekten utandığını unutmak için içen bir ayyaşla bile tanışmıştı. Ancak küçüğümüzün son durağı burası da olmayacaktı çünkü tanıştığı hiçbir yetişkine akıl sır erdirememişti. Belki de “Ciddilik üzerine Küçük Prens’in görüşleri büyüklerin görüşlerine hiç uymuyordu.”
…