Nöbetçi Eczaneler
…
Küçük Prens gezegenin birinde bir yetişkin ile karşılaştı, kendini yıldızların sahibi sanan bir yetişkin… O ciddi biriydi. Her yetişkin gibi işleri olan, hesabını bilen bir adamdı. Tüm gününü sahip olduğu yıldızların sayısını hesaplayarak geçirirdi. Beş yüz bir milyon altı yüz yirmi iki bin yedi yüz otuz bir adet yıldız. Peki, neye yarar tüm bu yıldızlara sahip olmak, zengin olmaya mı? Şüphesiz ki öyleydi, iş adamı öyle demişti. O vakit zengin olmak neye yarardı, mutlu ve huzurlu olmaya mı? İş adamı için zengin olmak daha çok yıldızın sahibi olmanın kapılarını aralardı ve daha da çoğunun… Tilki haklıydı, biz bazı kavramların gerçekte, özlerinde neyi ifade ettiğini unuttuk, unutturduk. Sahip olmak neydi, zengin olmak sadece para ve mal ile mi ölçülürdü? Çok bilindik bir söz: “Para ile sahip olamayacağınız şeyler vardır!” der. Aslında para ile satılan her şeyi alabilirsiniz ama para sizlere sahip olma hakkı tanımaz. Çünkü sahip olmaktan yalnızca bir bütün olabildiğinde parçalar söz edilebilir. Kolunuza sahipsinizdir, gözler sizindir, ellerinizin yönetimi tamamen size bağlıdır. Evet, tebrik ederim. Onlara sahipsiniz. Eğer bir gülünüz veya hoş bir tilkiniz varsa sizin de, onları gönülden sevebiliyorsanız, açabiliyorsanız derinliklerinizi korkmadan, onlara sahipsinizdir. Ama unutmayın, bu sahiplik bir ortaklık gibidir, sınırları olmayan, yüzdeler ile hesaplanamayan (bunun için biraz küçülmeniz gerekecek) bir paylaşım… Siz bir gülün sahibiyseniz, gülünüz de sizin sahibinizdir. İşte bu durum sizi rahatsız etmediği zaman gerçekten sahip olmanın bilincinde, frekansında dans ediyor olacaksınız.
…
