Yazın gelmesiyle, güneşin ışıkları ve günlerin de uzun olmasının etkisiyle insanların daha moralinin yüksek olduğu aylara giriyoruz. Tüm hanelerde öğrencilerin bugünlerde aldıkları karnelerle mutluluktan uçtukları günleri yaşıyoruz. Onları mutlu görmek biraz olsun sorunlardan uzaklaştırıyor insanları. Şu günlerde tek tutunabildiğimiz moral kaynağı, çocukların getirdiği karnelerle yaşadığı neşeli tatil günleri. Çocuklara tutunuyoruz çünkü onlar dışında biz büyüklerin yarattığı hiçbir mutluluk kaynağı yok. Toplumun genel tercihlerinin yarattığı ortam için, kimseyi suçlayamayız. Hep beraber bugünleri hazırladık, hak ettiğimiz gibi yaşıyoruz. Çocuklara yaşadığımız bu hayal kırıklığını miras bırakmasak iyi olur, ama iş işten geçti. Kimi dolar kuruna, kimi ekmek, domates, et fiyatına, enflasyona bakıp ah vah diyor. Haberlerin bir kısmı battık bittik edebiyatı yapıyor, bir kısmı ise her gün bol keseden çalışanlara maaş artışı manşeti yapıp, dünya ülkelerine verdiğimiz derslerden ve atalarımızın başarılarından bahsederek hükümete şirinlik yapıyor. Yoksa reklam gelirlerinden oldukları gibi, bir de mahkeme yollarını, ceza sopasını göze almaları gerekir. Memlekette her meslek hakkıyla yapanlara çok zor. Şu günlerde doktorluk mu, hakimlik mi, avukatlık mı, öğretmenlik mi, gazetecilik mi, çiftçilik mi yoksa şöförlük mü kolay? Doğru bildiği şekilde, adaletli iş yapana ödül yerine ceza var. Örneklerini her gün okuyoruz, dinliyoruz. Çalışmadan tembellik yaparak ve gerekli makamları okşayarak başarılı olanları gördükçe toplum hakkıyla çalışmaya isteksiz hale gelmiş. Ama bu sadece günümüzün sorunu değilmiş. Bazı tarih kitaplarında, romanlarda okudukça geçmişimizde de bu arızayı görüyoruz. Çocuklarımıza zengin mutlu ve refah düzeyi yükselmiş bir geleceği inşallah olur diyerek veremeyiz. Dünyada çalışkanlıklarıyla ünlü halklar kadar, hatta onlardan biraz daha fazla çalışmamız, üretmemiz ve toplumun tüm bireyleri için adil yaşam şartları yaratmamız gerekir. Toplumun çalışan, üreten, siyaset yapan, yöneten her bireyinin durumun bilincine varıp ona göre aklını başına alması gerekir. Çocukların karneleri pekiyi onlar mutluluğu, tatili hak ediyorlar. Biz büyükler okuldan mezun olduğumuzdan beri hiç düzgün bir karne alamadık. Övünerek göstereceğimiz bir karne için, yaz tatilinde çocuklar kadar mutlu olmak için, biraz değil çok fazla çalışmamız gerekiyor. Bizi bu durumda tutmayı menfaatleri için kullanan yöneticileri sarsmamız gerekiyor. Yoksa bütünlemeye kalmış bir toplum olarak, dersimize çalışmazsak çocuklarımıza, bize de atalarımızın bıraktığı tembellik mirasını bırakırız.